24 Temmuz 2010 Cumartesi

*UP 유 ♥ 웃



Bayılırım Pixar ve türevi animasyonlara.. UP'a sardım buaralar yine. Başlangıçtaki karşılaşma aşık olma evlenme sahnelerine bayılıyom çook tatlılar tam hayalimdeki gibi :( Hayatta hep aşık olduğum adamla evlenmek istemişimdir. Evlilik zaten mantık dışı bişe olduğu için mantık evliliğini hep mantıksız bulurum. Para, kariyer, toplum baskısı için bi insanla bi ömür aynı evi paylaşmak ı ııhh olmaz aşk lazım aşk.. Çıkarsız, beklentisiz sadce pıtpıt kalp çarpıntısı olmalı..
Epeydir yalnız kovboy olduğumdan habire birileri beğenme tanışma, ark.larım da birileriyle tanıştırma çabasında. Bense inatla herkese bi kulp bulup, utanmadan kusursuz olana bile bk atıyom. İşin yoksa herkese başka bi bahane bul hayır yaratıcılık da biyere kadar..
Geçen gene biri varmış; şöle yakışıklıymış aynı Kıvanç Tatlıtuğ'a benziomuş, böle kariyerliymiş, çok efendiymiş. (Peehh!) Sırf sussunlar diye gittim kalabalık bi ark. ortamı. "Bünyecim nolur yine inada salaklıklar yapma azcık hanım kız numarası yap" diye tembihlenmeme rağmen bütün cıvıklığım iğrençliğim üstümdeydi, nası rahat nası umursamazım çeneme vurdu gece boyu susmadan konuştum şımardım. Enseye şaplak modundayım.. Bi de adam o halime bayılmış mı; ne komik ne tatlı kız istiyom onu demiş mi. A a mal mı ne??..
Yalnız iş dışında sosyal hayatta ve adamların yanında bukdr rahat olan ben bitek eski sevgilinin yanında kal oluyorm, sessiz suskun duruyo-dum... Hangisi iyi acaba? Amaan yeniden aşık olana kadar susmıycam konuşcam ve aşık olmadan da ev-len-miy-cem!! (kimseye bakmadan nası olcaksa) Aşık olamazsam da kız kurusu olarak hayatı kendim için yaşamaya devam etcem; giycem yiycem gezcem tozcam hayat bana güzel ailem güzel dostlar güzel daha ne..

Arkadaş: "Ee Bünye gene ne kusur buldun ki böle saçmaladın? hayırr yani bu çocuğa da bi kusur bulanı Allah taş eder"
Ben : "ya gözleri mavi, saçları sarı, boyu çok uzun beğenmedim işte! ben esmer severim.."
A: "E en azından saçı var bünyecim!!!" (imalı bi laf sokuş)
B : "neee sen kime laf edioon leen dötünü ye sen onun tmm mı?"
A: "yani dötü olsa yiyelim dee...." (yine imalı bi bakış dudak büzüş)
B: "ya üff bi sittirin gidin yaa istemioom işte kimseyi kız kurusu gitcem size ne höff!!"
(itiraf.com: aslında harbi çocuk 10numaraydı ama napim elenktrik almadım istemedim)

Up'da kadın öldükten sonra adam Ellie'nin çocukluğundan kalma "my adventure book'"una bakar.. Çocukluk hayallerini gerçekleştiremedikleri için defterin boş olduğunu sanırken ne görsün kadın birlikte geçirdikeri mutlu hayatın her anının fotoğraflarıyla defteri doldurmuş sonuna da teşekkürü çakmış :))
İşte buuu!! Ben de bgne kdr dolu dolu bi hayat yaşadım. İstediim yeri gezdim gördüm, her tadı tattım her rengi yaşadım.. Bundan sonra beklentilerim büyük diil; öncelikle ivediyetle! iş konusunda kariyerle ilgili uzun zmndır beklediim şu değişimi gerçekleştirmek, sonrasında da yaşlandığımda "My Adventure Book"uma bakarken sevgi dolu yılları benimle paylaşmış olcak kişiyi hayatıma sokmak istiyorum. Ama mantık diil aşk olmalı yumuşacık saçlarını okşıyarak, sırtını kaşıyarak, sarılarak uyumalı.. Ömür boyu herşeye birlikte katlanacağına "cross your heart" yapabilmeli, grape soda clubune üye olunmalı ve birlikte yaşanan güzel eğlenceli yılların sonunda defterin sonuna "Thanks for the adventure with Love Bünye" yazılmalı.. Çok güzel seviyorum ben beeaa.. ayyihh kendimi de seviyorum bu yüzden..

Amaan çk duygusala bağladım yakışi mi bana bu sevenleri sevdiine versinler modu? olmazsa olmaz ((böhüüww)) Ozmn ne diyelim gelsin Mykonos nights Kalimera Santorini Topolii poliii :))

(o Russel denen velete de hastayım; "gooood afternooon my name is Russel..." anlamadıysan up'ı izle neco...)

20 Temmuz 2010 Salı

*survivor














Aha da bu tropik beachten bu ağaçtan ilkel yelkenliyle ıssız bi adaya gittik.. Bakmayın resimde öle ezik kayık gibi durduğuna yelkenleri açınca pek bi efeler gibi oluyo.. tahmini 5m. uzunluğunda daracık bi yelkenli oturcak yer yok 2 kişi yanyana duramıo, bele kdr yukseklikte küvet gibi biyer.. 6 kişi ancak sığıyo, 2yerli zenci abi herbiri bi uca tırmanıp kumanda edio yelkenleri, 1zenci de sürekli içi su aldığı için kovayla içindeki suyu boşaltmakla görevli.. genelde ben de onlarla daracık tahtaların üstünde tepelerde çok eğlendim çook; dalgalara bata çıka 1saatlik yolculukla vardık ıssız adaya. Bildiin survivor! kimse yok kimse yaşamıyo, kumsalda en ufagı elim kadar yüzlerce renkli yengeçler, iguanalar, türlü heyvanatlar, ormanın yeşili, denizin mavisi, kumsalın güzelliği, kumun inceliği anlatılmaz yaşanır.. bu resimleri de bn çektim daha tonlarca müthiş fotolar var ama malum koyamorumm...

ve ps.1 : geçen arkadaşla uyumadan nonstop 8saat sohbet ettik yaptığımız manyaklıklara yarıldık.. gene geçen bi ark dediki "kızım senin hayatını yazsak kitap olur manyaksın" Düşündüm harbi neden burda anılarımı anlatmıyom? bilmem belki sonra..
ve ps.2 : aveanın son reklamında otobüsün önünde üsküdar-ümraniye yazıo, yaşlı adam ümraniye'ye geldik mi die soruo.. amca çook bekler çünkü otobüs bostancı kartal sahil yolunda ilerlioo. böle detay atlanır mı cnmm herkes işini doğru yapsın cık cık...
ve ps.3: L.gagaya onca laf ettim geçen dayanamadım bi t-shirtune dünya para bayıldm gözlüklerinden de ısmarladım.. napim hatun tarz sahibi seviyim tarz sahibi şahsiyetleri..
ve ps.4 : son gunlerde çok sevdiim bi replik " hepimiz semente fox'un cicikleriyle büyümedik mii" :)) büyüdük mü :))

10 Temmuz 2010 Cumartesi

*let's put a smile on that face!!!

Necati bu bloga şekil yaptık yakışıklı oldu da artık video eklenmiyo mu buraya yoksa bende mi bi bedevilik var? Heves ettim; rahmetli Heath Ledger'ın "10 things i hate about you" filminde "cant take my eyes of you" şarkısını söylediği sevimli videosunu koycaktım, saatlerce uğraştım yok olmuyo! Sonra baktım daha önce yüklediğim Bohemian Rhapsody videosuyla, Gogol Bordello Madonna düeti de görünmez olmuşş.. Çok kırıldım ve kızdım!! Sildim!! Öyle sinirlendim ki bıçağı alıp blogger'ın ağzına dayayıp "why so serious? lets put a smile on that face!" cart ağzını yırtasım geldi...
Boykot için herkesi bu videoyu izlemeye davet ediyorum ztn yazının içinde bukadar detay belirtip moron gibi uzun uzun isimleri yazmamın sebebi de buydu, bilmeyenler ipucu babında değerlendirsindi...

i hate the way you talk to me, and the way you cut your hair
i hate the way you drive my car, i hate it when you stare
i hate your big dumb combat boots, and the way you read my mind
i hate you so much it makes me sick, it even makes me rhyme
i hate it, i hate the way you are always right, i hate it when you lie
i hate it when you make me laugh, even worse when you make me cry
i hate it when you are not around, and the fact that you didn't call
and mostly i hate the way i don't hate you
not even close, not even a little bit, not even at all...

i hate you toooo much taaam mıı??? pufffffffffff....

3 Temmuz 2010 Cumartesi

*Damla sakızlı hayallerimize yakamoz vurursa

Şimdi hesapta ben bu yazıda güzel şeylerden bahsetcektim. Bodrum tatilimde nası güzel bronzlaştığımı, ultra herşey dahili bulunca öküz gibi yiyip nası kilo aldığımı, bütün gün havuz başında ooh kafalar güzel dünya güzel biz güzeliz hallerimizi, motorsiklet kiralayıp koyları gezişimizi falan anlatcaktım... Ordan dönünce yeni İngiliz iş arkadaşlarımla Allahın Tanzanyasına gidip gecelerde Africa müziğiyle waka waka dans edip, açlıktan tatilde aldığım kiloları fazlasıyla verdiğimi anlatcaktım...
Ay sonu Mykonos&Santorini için hazırlık yaptığımı heyecanımı paylaşırken hava atcaktım :p
Dün gece Ortaköy'de trafiğinde Ozan Doğulu'nun albümü 130bpm'e sardık Sezen'in şarkısı 10 numara dinleyin dicektim..
Gel gör ki nolduu.. Bi Aşkı Memnu fırtınası kopmuş ben yokken. Epey rötarla finali izledim demincek; ağlaştım, Behlüle uyuz oldum fln bi moralim ağrıdı. Sonra Pucca'nın yazısını okudum. Kız evlencek ne mutlu derken ne göriim Erik efendi bunu bırakıp gitmiş >:( Üstelik olaya gel; ayrılık msjını telefonda atmış ve gitmişş! Eveeet en kıl olduğum, hassas olduğum bi şey tel.de ayrılan erkek cinsi!! Çok da var etrafta.. Allah dil vermiş akıl vermiş di mi? Moralim iyice kaçtı mı.. Çok pis uyuzum buaralar "Behlül Kaçar" modellere. Kaçın ulenn! Tükür evladım babanın yüzünee :p

Vur kadehi ustam bu gecede sarhoşuz, Kalan sağlar bizimdir acıdan mayhoşuz
İki satırlık adamları musallat ettik ömrümüze, Bundandır böyle dibe vuruşumuz......

15 Haziran 2010 Salı

*bildiğin delirdim

Saatler evvel her zmnki sakin tavrımla blogu açmak için şifreyi girdim ki anaaaam o da ne?? ŞABLON TASARIMCISI YENİ! diyo. Aylardır heveslendiğim, nihayetinde geçenlerde uzun uğraşlar sonucu başarıp oluşturduğum ve sanat harikası sanıp gurur duyduğum aslında ezik ötesi olduğunu bu akşam itibariyle anladığım, "şablon" muhabbetine sevgili blogger son noktayı koymuş. Yeni yeni şablonlar müthiş fon fotoları Allaaam delirdim. Bi onu seçtim bi bunu, ay bu mu olsun yok yok şu olsun... karar veremiyorumm hepsi çok güzel!! Benim gibi kararsız bi insana üstelik de ertesi gün TATİLE gidecekken (buraya dikkatinizi çekerim :) ) BODRUM (!) hazırlıkları yapması gerekirken, böyle bişe yapılır mı kardeşimmm hak mı hukuk mu bu böööwwww.. off kumsalda uzanmış güneşlenip buz gibi kokteylimden yudumlarken aklım sende kalcak sevgili blog...

p.s:Bağdat Cd.de Food&Co açıldı Çilekli Mojitosu süper. Yolunuz düşerse deneyin derim.

5 Haziran 2010 Cumartesi

*şuan bi başlık bulamadım sonra revize ederim

Ne zmndır bloga şekil yapcam diyodum da bi türlü uğraşmıyodum ya; aslında nasıl yapıldığını bilmediğimdendi. Bi blog buldum şablon nası yapılır uzun uzun anlatmış saolsun. Çok zor görünen bu iş gayet kolaymış ciddi ciddi çözdüm; html kodlar modlar.. Sürekli arka plan değişiyom; gitar, garfield, sünger bob, bulutlar, yıldızlar..vs en son kuşlarda karar kıldım.. Aslında istediğim kıvam tam bu değil ama olcak az kaldı:)
Bi de bgn bişeye mutlu oldum. PUCCA vardır-bilmeyene; blogger aleminin kraliçesi namı burayı aştı şimdi kitabı çıktı. Bu işlere sardığımdan beri takip ederim, kendisini keşfettiğim günden beri çılgın, rahat, hayatta bişe takmayan, alay eden çok güçlü biri gibi duruyodu. Bazen eskiden çok çektiğinden bahsetse de gözümde canlanamıyodu. Bgn azmettim taa 2sene evelki yazılarına döndüm Pucca'nın. Ve evt; o da ayrılık acısı çekmiş, mutsuzmuş o da bnm gibi zırlak yazılar yazmış. Ama şimdiii kitabı çıkıyo, sevgilisi Erik var ona tek taşla evlenme teklif etti, hayatı 180 derece değişmiş ve çok mutlu :) Maş.. Ben de mutlu oldum ümitlendim; demek ki neymişş hayatta ümidini hiç kesmicen, heran herşey değişebilir mükemmel olabilir, zırlak yazılar yazdın die kendini hor görüp tiksinme, herşeyden ders al falan filan diye bgnki sosyal mesajımı verdikten sora, "i got a feeling that this night gonna be a good night" diyip hala güneşin doğuşuna az da olsa zmn varken uykucuma gidiyorum.. iyi geceler...

4 Haziran 2010 Cuma

*play doh sen aşkı çiçek böcek mi sandın?

Slm Necati artık farkındaysan coolum o hevesli hallerim kalmadı arada bi uğrayıp nbr moruk diye yanaktan makas alıp yazıyorum. Şimdi de bizim kızlar sarmış blog işine.. Kızlar dedim de geçen toplaştık gene, ulen insan yüzyıllardır arkadaş olup da her seferinde bu kdr çok konuşcak gülcek şeyi nerden bulur. Hayır, bi de eskilerden konuşup eğleniyoruz ve nedense o hikayeleri ilk defa duyuyoruz. İyi de yıllardır ztn hep kıç kıçayken nası bukdr bilmediğimiz hikaye olabiliyo? pes. Ama öz hakiki seviyoz biz birbirimizi uyy canlarım:))
he neden mi play doh? bugünlerde oyun hamuruna sardım. Minik figürler yapıp eğleniyom. Millet çiçek böcek yapar, ben nerde abuk şey var onu yapıyom. Ben de böle şeker kız candy bloguna çeviriyim mi seni Necati? Bıcır bıcır şeyler yapıyım fotolarını koyup "işteee bunları da böyle yapıyoruz sevgili arkadaşlaaarr" diye TRT1 edalı bi program yapıp karizmanı dağıtıyım mı he? yapim mi öle bi pıştlık :)
Trt1 demişken Manga 2. oldu ya Eurovision'da tebrik ederim! Beğendim şarkıyı zaten bu çocuklar biliyo işi, bgnlerde avaz avaz dinliyom arabada. Ömrünün 3te 2si yolda geçen bi şahıs olarak taze şarkılarım var yine drive mod için. Misal Tarkan'ın yeni şarkısını beğendim. Nedense bi hüzünleniyom o şarkıda. Sözler mi koyuyo müzik mi yoksa 2si birden mi?? "Sen hiç böyle sevdin mi böyle oldun mu?... Ben hiç hak etmedim ki böyle unutuluşu... Sen artık benden sonra sevemezsin yanmışsın!!" Nahh yalannn öyle de bir severler ki... Dur yazının başlığına bundan da bi enstantane ekliyim..
Bi de dün gece çarşambaydı ya nolduu bil bakalım? Tabi ki Circus tabi ki Hakan :) Mojo'daydık ark.larla gene çok eğlendim. Repertuarını ezbere bilmeme ramen her seferinde dağıtıyom.. Şöle bi parmak hesabı yaptım da 10 senedir bifiil hayranım ve takipteyim bu adamı.. Ve son 2 senedir benzetiom ya onu baska bi adama.. Hakan hayır bu ihanet diil sana! Sakın alınma! Senin yerin apayrı.. Onlar ancak beni dağıtır, sen terapinle toparlarsın....

P.S 1 : bi fikrim geldi: otobanda sol şerit için sertifika gelsin, herkesin soldan gitme izni olmasın kamyon gibi.. büyük sınavlarla belirlensin buralarda sürebilcekler.. misal yaşı ilerlemiş olanlar, hızlı gidemeyenler, arabası takoza dönmüşler, bayanların %98 i... vs. yasaklansın.
P.S 2 : şu küçük magnumları ve nutellayı keşfeden yüce insanları öpmek istiyorum..

25 Nisan 2010 Pazar

*siyahi Superman olmak lazım bazen


NY sokaklarında rastladığım bu amcadaki tuhaflığı çözmem zor olmadı.. Ebat olarak alışılagelmişten epey farklıydı ama ne demişler "önemli olan boyut değil işlevdir".. Evet dostlar doğru anladınız;amcamın üniformadaki Superman amblemi "S" olması gerekenden küçüktü! Amaa kınamadım, hor görmedim; onu insanlığa yaptığı iyiliklerle değerlendirmek lazım :)
P.S.: be mübarek utanmasa paçadan çıkarcak takım taklavatı töbeee...
he bi de P.S.2: çok tembelim hala yeni şablon bulma işine girmedim pfff:(

21 Nisan 2010 Çarşamba

*aşkı cezbeder kekik kokusu

Bgn serbest kürsü modunda bi laf atıp kaçasım var blog...
1. Gap'i şiddetle kınıyorum o ne güzel bebiş kıyafetleri öle! olan var olmayan var ayıp çok ayıp!
2.Bayandan satılık tertemiz sadece sınav zmnı kapağı açılmış yüksek lisans kitaplarım var!
3.Büyük yaz tatilim yaklaşıooo temmuz sonunda yolculuk Santorini , Mykonos adalarına.. öncesinde ufak kaçışlar ayyy sabırsızlanıyom :))
4. Akşama rakı roka balık keyfi var, ısınmak için şuan dinleğim şarkı "kimseye etmem şikayet" sardır başa sardır yaldır yaldır.. 3ayrı kişiden dinledim Nev'de karar kıldım. Buarada Nev'in yeni albümü çıkıcak " Bir Nev'i Alaturka". Herşeye rağmen sabırsızıkla bekliyorum, vefalıyımdır da..
5. Ve sosyal içerikli bir mesaj veriyorum topluma; bolbol kitap okuyun! Bazen bulunduğum o(!) ortamda tek okuyan benmişim gibi geliyo :(
Kalın salıcakla...

20 Nisan 2010 Salı

*kimlik bunalımı

Şuan çok pis bi kimlik bunalımındayım. Ama öyle bildiğiniz gibi diil; kimlik açıklanmalı mı gizli mi kalmalı şeklinde.. Aklımda güzel fikirler var şöle bi blog veya site yapsam; bi dünya haritası olsa üstünde Bünye'nin gezdiği ülkeler işaretli, tık biyeri seçiyosunuz çlingg bünyenin ordaki fotoları, gezi yorumları çıkıyo ekranda. Güzel güzel bıdık bıdık yazmış anılarını, bilgi veriyo fln.. çok mu klasik? Hayır kardeşim dünyayı gezdik ama kimliği gizliyelim diye bi bkum resim koyamıyoz bişe anlatamıyoz. Bi de gören sanır mübarek sanki Adriana Lima bu nasıl bi megalomanlıktır bütün fotolarda kendini çektirmiş.. Gözlere siyah bant mı çeksem naapsam...

Dün de bi film izliyodum Küba'da çekilmiş. Küba'yı özledimmm :( Sokaklarındaki 'Buena Vista Social Club' salsa melodiler, mojito (kesinlikle Mine daha güzel yapıo ama)... cnm çekti..
Bi de California'yı özledim :( Hele San Francisco burnumda tütiiyii. puffff :((
Biri Amerika biri Küba, nası bi tezattır bu allaamm.. Evt evt ben her anlamda bi kimlik bunalımı yaşıyorum sanırım :p

neyse kendime geliyim; ne demiş şair "geceyi salla hadi müziği kısma hadi İstabul daha erken".....

6 Nisan 2010 Salı

*börkk

öff aşık olunca iğrenç bunalım bi tip oluyorum daha doğrusu ayrılıp aşk acısı çekerken. Bloga şöyle bi baktım daa; bu ne iğrenç bi resmiyet, ne iğrenç bi duygusallık, cümleler yazılar hep arabesk şarkı modunda bu ne bohem :p... anası kötü yola düşmüş düşük kaşlı zırlak küçük emrahcıklar ağlaşarak dolanıyo bloğumun ortalıklarında.. ıyggkkk içim kıyıldı resmen.. "terkedildim fek'at unutamadım ama durun yeni bi hayata adım atıyorum lala laaaa az sonraa.." börkkk bu ne beaa!! kime ne kızım? milletin derdi yok senin başarısız aşk hayatını takip etcekti arkası yarın modunda.. Off sevince ne aptal hatalar yapıyorum böle ne gereği varmış hatırladıkça mal mısın kızımm ya.. . Atiye ne der: Aldatan aldanırmış değer mi?.. İnsan hata yaparmış sevince..Üzeni yolla, salla ardına bakma asla, yolla aldatan aldansın sallaaa.. obaa..

Şuan kendimden tisskindimm.. Zaten blogun tipi de kayık! bunalım seviyem oynadıkça daha da iğrenç bi şablon koyuyorum gittikçe batıyo sayfam, cafer ve bezi nerde? O havalı şablonları nerden buluyolar öle renkli janjanlı bloglar nası yapıyolar? tez elden araştırıla ve buluna!! bu klasik şablonlarla zaten yerde sürünen karizma daha fazla çiğnenmiyee!! höyttt kendine gel toparlan!! dağılın siz de emrahcıklar kovaltmayın ananızıı ztn o.. olmuş diolar (kihkihh)
Ama önce uyku biraz uykuuu bütün isteğim buydu... belki geceleri oturup gündüzleri mala bağladığım için böle kaymıştır huyum. Derhal uyumalıyım, sonrası ya kısmettt...

1 Nisan 2010 Perşembe

*like a mummy

Uzun zaman olmuş görüşmeyeli Mayk.. Bu sırada neler mi oldu? Vazgeçtim! Eveeet doğru duydun vazgeçtim! Sıkıysa vazgeçme:) Sıkıldım da zaten; salaklığı, aptal aşıklığı abarmanın manası yok di mi? He bi de geleceğimle ilgili güzel planlar yaptım. Starta bastığım an başlıycak plan işlemeye. Tüm taşlar yerinde hazır bekliyo ama ben henüz o hızlı başlangıca akabinde de yeni bi serüvene hazır değilim.. Taş(!)lar çok sabırsız bekliyemiyolar.. Gizemli oldu farkındayım da, ben bi ilk dominoya vurıyım şıkır şıkır devam etsin herbişeyi anlatcam söz.. Gizem güzeldir dostum..
Buarada ayağım alçıda mumya gibiyim, 10 gündür 1,65 yatıyorum evde daha da epey yatcam. Aslında sevdim ben bu işi ne rahatmış ohhh yan gel yat osman; iş yok güç yok telaş yok hayat varmışşş bee.. Karar verdim büyüyünce ev hanımı olcam! Çoluk çocuk, ev işi, yemek, alışveriş, kadın programları......

20 Şubat 2010 Cumartesi

*büyüyorum

Küba'da ruhumu yıkayıp döndüm vatana müthiş anılarla. Sadece dönmekle kalmadım, döner dönmez şubatın 18inde 2010dan borcumu aldım, yükledim omuzlarıma 1 yıl daha.. Törenlerle kutluyoruz büyümemi... Geçiyo yıllar büyüyo bünye ve hala içten içe seviyo çocuk inadıyla!! onca yaşanana rağmen inatçı keçi vazgeçmiyo mu çoktaaan vazgeçilse de??... (zalak bünye!)

4 Şubat 2010 Perşembe

*bu hafta da çocuk ruhum

*Bedava davetiyemle "İst. fashion days"e gittim. Bakim tasarımcılar benim kadar başarılı mı diye. O ne beea? Sokakta asla göremiyeceğiniz 2eli 2ayağı olanların giyemiyeceği uçuk kaçık star wars kıyafetler, makyajlar,saçlar. Geleceğin kadınıymış güya pehhh valla gelecekte erkek olasım geldi. Modanıza tükiriyim ugg'ly zihniyet..

*Ortaköy'e gittim, ordan Bebek'e. Oldum olası köprünün altından geçerken dilek tutmak gibi bi saykoluğum vardır. Tam köprüye gelirken seramoniye hazırlanıyodum ki arkadaşın çenesi düşmesin mi? "Sus sussss! ayyy gördün mü kaçtı güzelim köprü!" "Nee?" Fırçayı kaydım tabi! "Dön çabuk geri!" Gönlüm olsun die o mesafede 4tur attı. Kesin benle bidaha görüşmeme kararı almıştır da, mekanların bodyguardları da mal mal bakıyodu.
Peki sonuç? yaklaştım. 1gün sonra karşılaştım şaşırdım mala bağladım. Az geçtik galiba:p
Soğuktan mı kıştan mı bomboştu şehr-i İstanbul. İstanbul seni yalnız kaldığında çok seviyorum biliyon mu. (1 hafta evel Rumeli kavağına gittim sonuç; sükut-u hayal)

*Taksim'de Küba vizesi aldığım binada filmlerde görüp bayıldığım, Beyoğlunda apartmanlarda kalırız malırız die binmeye tırsıp hep merdivenden çıktığım eski asansörlerden vardı; hani böyle süslü kafesli olur merdivenler etrafında dolanır. Dedim Fear factor! korkunu yen! Bi aşağı bi yukarı 7yaşıma dönmüşken bi apartman sakinine yakalandım 28 yaşında cık cık cık bakışlarına maruz kalıp eğdim başımı önüme indim oyuncağımdan aşağıya...

*Taksim'den Galata'ya yürüdük deli bir yağmurda. Köşe başlarında şemsiyeciler türemişti. Şeffaf ama renkli bıcırbıcır naylon şemsiyeler var ya hani İstiklal'i rengarenk bonbon şekeri gibi kaplamıştı. Almamız lazımdı ıslanıyoduk ama hangi renk alacağıma karar veremiyodum bi türlü. mor? pembe? mavi? o mu güzel bu mu? off karar veremedim epey bi ıslandıktan sora 2tane aldım =)) Yürürken yol üstünde ne bulduysam aldım pis boğazıma. Kestane, mısır, Beyoğlu çikolatası, elimde kahvem nam nam çöplük gibi midemle çocuklar gibi şendim... Finalde sonunda Galata Kulesi'ne çıktım heyecanla ve freedooomm :) Zafer yorgunluğuyla arabaya dönerken tramvaya bindim güya ıslanmıyım die, sarkınca tramvaydan ıslandım haliyle...

*Vakti zamanında züğürt öğrenciyken Galata'da teraslı, kocaman manzaralı çatı katı evlerden tutmak hayalimdi. Artık banka cüzdanı olan, ev alabilme potansiyeli olan bi bünye olarak yan göz kesiyodum ki o evleri arkadaşım "ayy çok banal bütün tv dizilerinde bu evlerde oturuyolar artık" demez mi.. (Neyiiihhh sensin o banaaal densiz! ben taa nezmn düşünmüştüm bu fikri biliyon mu sen!) uyuz oldum! benim fikrimdi o! yani almamamın okadar pahalı olmasıyla ilgisi yok, moda olanı sevmiyom ben ondan hıh! (nihiihi param olsun alcem seni hulen ;))

*ve keşke çocuk kalsaydım da bu sergiyi anlamsız bulsaydım dediğim bi sergi gelmiş mübarek sevgililer günü haftasında. "14şubat" sevgilimin olup olmamasıyla alakasız olarak, oldum olası direk kıl olduğum bi kavram olmasına rağmen bu sergi ilginç geldi. İstinye Park'ta adı "Aşktan Geriye Kalanlar" (Museum of broken relationsships) 2eski Hırvat sevgili kurmuş. 15 şehirden sora ist'dalar. Ayrılan sevgililer sevgilisinden geriye kalan eşyaları bağışlıyo sergiye. Neler mi var? gelinlik, şampuan, kelepçe:) Peki Türkiye'den neler verilmiş? kırık kapı camı, maç bileti, burun spreyi, cep telefonu.. Ben olsam ne verirdim die düşündüm bian; ayrıldığım sevgililerimin bana verdiği herşeyi iade etmeyi mübah saydığım için (onları acıttığımı mı sanıyom,yoksa beni acıtmasın die mi veriyom bilemedim) elle tutulur bişe kalmadı ki bende kalp kırıklıklarından başka hüngürt :p Bi tek sonuncunun (duyan da 30tane sanır) verdiği araba ruhsatı kılıfı kalmış bende.. Yanlış anlaşılmasın sadece "ruhsatın kılıfı" onu da sigorta şirketi eşantiyon vermiş. Araba ve ruhsatı bizzat bana aittir :))

3 Şubat 2010 Çarşamba

*siyahla beyazın eylem kardeşliği

"Gençlik ve serdeki hafif anarşistlik... 1968 olimpiyatlarında 200 m.de altın ve bronz madalya kazanan Amerikalı 2 siyah atlet, Tommie Smith ve John Carlos'un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde posteri yıllarca hayal dünyamızı süslemişti.
Aynur Çağlı'nın o muhteşem haberini okuyana kadar o karede önde duran, gümüş madalyalı Avustralyalı beyaz atlete hiç dikkat etmemişim. Adı Peter Normanmış. Peter mart ayında öldü. Haberin tekrar gündeme gelmesinin sebebi bu. Gelelim hikayeye... Mexico City'de 200m. finali koşulmuş, Amerikalı siyahi atletler Tommie Smith ve John Carlos 1. ve 3. gelirken, 2.liği Avustralyalı beyaz Peter Norman kazanmış. Madalya töreni için beklerken, Carlos, Peter Norman'a sormuş:
- İnsan haklarına inanıyor musun?
- Evet, inanıyorum.
- Peki ya Tanrı'ya?
- Bütün kalbimle...
Bunun üzerine,2 siyah atlet kafalarındaki eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış: - Eyleminizi destekleyeceğim, ne yapmam gerektiğini söyleyin!
İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyorlar: Amerika'daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği, ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler. Ama nasıl? Fikir Norman'dan gelir 1çift siyah deri eldiven bulurlar, sağ teki Tommie, sol teki John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıp, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne 'İnsan Hakları için Olimpiyat Projesi Hareketi'nin kokartını iğneliyor. Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor.
Ve tabi dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını ilk sayfadan veriyor. Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyah atletin spor kariyerini o saniye bitirir. Eylem amacına ulaşmış, Amerika'daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmiş ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiş siyahın ilahı haline gelmişlerdir.
Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman? Anlatılanlara göre Norman'ın da hayatı kararmış. Tommie Smith demiş ki: "Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya'ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dışlandı.Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliliği sona erdi."
Avustralya Devleti Norman'ı ölene kadar affetmemiş ama Norman intikamını mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 mt. Avusturalya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış.Ölene kadar süren 'eylem kardeşliği'.. 2 Amerikalı ve bir Avustralyalı 'lanetli' atletin o gün başlayan 'eylem kardeşliği' ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler. Ta ki geçen mart ayında, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip ölene kadar. Melbourne'de yapılan cenaze töreninde 'Onurlu beyaz atlet' Peter Norman'ın tabutu, Tommie Smith ve John Carlos'un omuzlarında! Üç 'eylem kardeşi' son kez omuz omuza... "


1 Şubat 2010 Pazartesi

*Kurt Cobain'in son mektubu

Uzun zaman önce yazılmış bu mektubu okuduğumda anlamsız bi kaçış mı, onurlu bir seçim mi karar veremedim. Emin olduğum tek şey karamsar,genç, sabırsız bir ruhun erken vazgeçişi ani vedasıymış. Halbuki hiçbir vazgeçiş; küçücük bi yavruyu, aşık bir eşi ve milyonlarca seveni bu veda kadar üzemezdi.. Mektubunda bikaç cümle aldı beni: "..hala herkes için beslediğim asabiyet, suçluluk ve anlayışı aşamadım.... Üzgün, küçük, hassas, değer vermeyen Balık burcu..." Öyle veya böyle kendinden vazgeçen hassas bir ruh hoş melodileri ardında bırakıp geçti bu dünyadan. Farklılığın, bıraktıkların için sağol RIP... işte o mektup:
"Boodah'a ,
Daha çocukça şikayetleri olan. Tükenmiş, deneyimli bir ahmağın ağzından konuşuyor olmak. Bu bayağı kolay anlaşılabilir bir not olmalı. Yıllar boyunca, cemiyetimizin serbestliği ve benimsemesi ile ilgili ahlak punk rock 101 derslerinden alınan öğütlerin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamıştır. Çok uzun yıllardır okuyup yazmakla birlikte dinlemekten, yaratmaktan da heyecan almadım.
Bunlar için kelimelerle anlatılamayacak bir suçluluk duyuyorum. Mesela sahne arkasındayken ışıklar sönünce kalabalığın çılgın tezahüratı, beni hayran olduğum ve kıskandığım Freddy Mercury'e olduğu gibi etkilemedi. Gerçek şu ki sizi aptal yerine koyamam... Bu ne sizin ne de benim için adil değil. Aklıma gelen en kötü suç, insanlara sahtekarlık yapıp eğleniyormuş gibi görünüp dolap çevirmek. Bazen sahneye çıkmadan önce saati yumruklamak, zamanı durdurmak geçiyor içimden. Kulisteyken, ışıklar söndüğünde duyduğum çığlıklar da etkilemiyor beni.
Gücüm yettiğince değer vermek için herşeyi denedim. Tanrım, inan bana deniyorum, ama yeterli olmuyor. Bizim birçok insanı etkilediğimiz ve eğlendirdiğimiz gerçeğine saygı duyuyorum. Elden kaybolduktan sonra kıymet veren biri, o narsistlerden biri olur. Çok hassasım. Çocukken sahip olduğum hevesi yeniden kazanmak için biraz uyuşmaya ihtiyacım var.
Son 3turumuzda şahsen tanıdıklarıma ve müziğimizin hayranı olan insanlara daha çok değer verdim, ama hala herkes için beslediğim asabiyet, suçluluk ve anlayışı aşamadım. Hepinizin içinde iyilik var ve sanırım insanları çok fazla seviyorum. Öyle çokki beni mutsuz hissettiriyor. Üzgün, küçük, hassas, değer vermeyen balık burcu. İhtiras ve anlayış yemini eden cazibeli bir karım var ve bana eski halimi hatırlatan bir kızım. Sevgi ve neşe dolu, her gördüğü insanı öpüyor çünkü herkes çok iyidir ve ona kimse zarar vermez! Frances' in üzgün, kendine zarar veren, ölü bir rock'çı olduğumu düşünecek olmasına dayanamıyorum. Minnettarım, ama 7yaşından beri insanlara karşı genel bir nefret duydum. Sırf insanlara iyi geçinmek ve anlayış sahibi olmak çok kolay görünüyor diye. Anlayış! sanırım sadece insanları çok sevdiğim ve onlara üzüldüğüm için.
Geçen yıllar boyunca mektuplarınız ve ilginiz için alevler içindeki mide ağrısı cehenneminden hepinize teşekkür ediyorum. Çok kararsız, ümitsizim! Artık eski tutkum yok ve: Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir! Barış, sevgi ve hoşgörü dileğiyle…
Francis ve Courtney sizin yanınızda olacağım.. Lütfen Courtney devam et.. Francis için, onun hayatı içinki ben olmadan daha mutlu olacak... Sizi seviyorum, sizi seviyorum… "

17 Ocak 2010 Pazar

*etna olmuş yüreğim

uzun zmndır yazı yazamıyorum tıkanmışım, içimde lavlar kaynıyo ama yüzeye çıkamıyo belki daha doluyum belki daha coşkuluyum ama yüzümde soğuk bir maske dümdüz beton gibi duygusuz muyum? hayıvv... daha çok dinliyorum okuyorum izliyorum ama ya-za-mı-yo-rum... elbet bi patlama anı olcak rölantide bekleyen bu hayin suskunluğumun yoksa yoksa yazamıycam mi bidaha :( şimdi sanki yazdıkların atla deve mi derler? ne derlerse desinler hayatım roman benim yaşarken yazmaya gücüm kalmaz ki bilmezler...

unuttum mu? taşlaştım mı? pes mi ettim? aslaaa!!!

10 Ocak 2010 Pazar

*terketmedi sevdan

Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım,susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece, Can garip,can suskun,can paramparça..
Ve ellerim kelepçede, Tütünsüz uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni..
(Ahmed Arif )

ama:
"Eğer, Allah gözlerimizi daima maziye çevirmek isteseydi, Onları alnımızda değil, ensemizde yaratırdı..."

* for whom the bells tolls

Eteklerim zil çalıyo bugünler...
6 şubattaki kocaman iznim için bin atlı akınlardaki çocuklar gibi şenim, çünkü yolculuk Kübaya :) Öncesinde kısa bi Espana Madrid Barcelona, sonrasında ver elini Havanaaa.. Çok helecanlıyım Neco! Hazırlıklar tam gaz sürüyo araştırdıkça coşuyorum, dünya dolaşmış bu bünye ilk kez şehir dışına çıkıyo gibi şaşkın.. Öyle güzel bi yer ki koca 15 gün yetmiycek diye telaşlıyım... Bak şiir bile yazdım :p


Görülmeli Che'nin evi ve treni
Ardından Devrim meydanındaki müzesi,
Eski Havana evleri ve renkli Küba geceleri
Sonra istikamet doğru Vinales vadisi....

Plaja git muhakkak @ Varedero,
Sonra sar bacağında bir puro,
İç bolbol orjinal mojito,
Ne güzeldir Pinar del Rio, Cueva del Indio....

Karayiplere gidilip de izlenmez mi
Parisien ve Tropicana cabareti?
Heminghway'in meşhur barları ve evi,
Ordadır ünlü romanını yazdığı "Ambos Mumbos Oteli"....

İşte böyle bir renk cümbüşüdür Küba
Daha gitmeden hayran kaldım fotoğraflarına
Allahım bi şanssızlık olup da sakın planlarımı batırma
Anasını babasını da götürücek hayırlı bi evlat olduumu unutma....
Bekle beni Havana, Santa Clara, Che Guevara :))))
:p

30 Aralık 2009 Çarşamba

*ma daddy cool! çok dokandı

Bi sahne var ekranda çok dokandı.. Baba; aşık olduğu adam gittiği için ağlıyan kızını teselli ederken önce o seni hak etmemiş falan filan bıdıbıdı büyük laflar ediyo sonunda bi cümle patlatıveriyo : "hadi güzel kızım kalk yıka güzel yüzünü ve sil gözlerindeki hüzünü..."
bian hatırladım aynı durumlardayken bizim pederin cümlelerini "ya sktirsin gitsin pzevenk ne ağlıyon o it için adam mı kalmadı dünyada kalk sana bi tost yapim... ne'li olsun??"
büyüksün baba!! seni çok seviyorum böle doğal olduğun için :)) cnmsınnnnn babiş...

*decompression bi gün

wuhuu bugün çok full of action bi gün geçirdim.. Hayatımın emergency'siydi (ki umarım en bi emergency durum bu olur) başta bi yısıf yısıf sonra çok cool sakin profesyonel.. şükür sağsalim.. yeni yıla çok actionla giriyoz hadi bakalım :)))

28 Aralık 2009 Pazartesi

*dear noyel baba

Necati bak nail babaya bi mektup yazdım oku bakim nası...

Sevgili noel baba;
Öncelikle tüm sevdiklerim ve ailem için sağlık, mutluluk ve huzur; sonra 2009da hayatımı bk eden tüm lanetliklerin bu yıl benden uzak durmasını işimin gücümün ve aşk hayatımın düzene girmesini istiyorum... ve başlıyorum:
*i wanna be an astronout.. Housten! burdan sana sesleniyorum bi el at bana haci bende acayip cevherler var aklın durur...
*i wanna be a rockstar.. bu sene tam olmak üzereydim lover'a süpriz yapmak için gitar öğreniyodum kiii adam çekip gitti! tüü kalıbına! istikbalimle oynadı, gelecek nesiller benden mahrum büyüycek o gitar kuzenimin olmasaydı kırardım kafanda ya neyseee...
* i wanna be in Cuba.. ztn "comin' soon" da daamm :)
*i wanna be a dancer.. bu yaz yazlık bi mekanda Atiye'nin sallasıyla coşup kendimden geçmiştim ki şarkı sonundaki "dırrımm" sesiyle kendime geldiğimde pistin ortasındaydım star edasıyla.. yes başarılıyım! hele latino' da... arka profilde var bi latinlik zati :p
*i wanna be a stylist.. bu konuda ciddi çalışmalarım var.. necati ciddiyim ula! imkanlar verilse feşın tv.de 7/24 kreasyonlarım döner...
*i wanna see an alien.. bunu da kesinlikle görmem lazım gözüm açık giderim yoksa. Ya en azından bi ufo, bi ne üdüğü belirsiz cisim, bi ışık, Ya da en azından bişe görsem ufo sansam helecan yapsam aslında olmasa da olur fln... ulen ben o ufoyu foçada bi günle nası kaçırdım... bi gün daha duramadınız mı zuzaylı kardeşlerim.. haktan bey ltfn ama bi yardımcı olun...
*i wanna be @Maldives.. gidicem azimliyim balayım olmuyosa da tek gitcem... beni ölünce maldivlere gömün vasiyetim görene kadar halen geçerlidir..
*i wanna speak Spanish.. hazır Küba&Espana'ya gitcekken, hem sexi de olur 333..
*i wanna be a child.... çook özlüyom :( büyüyom ühüü :..((
*i wanna be an aunt.. i'm so serious!!! artık zamanı geldi!
*i wanna be in san francisco.. çok sevdim o şehri be neco!
*if i could turn back time, i would turn it to 10 years before...
*or if could turn back the time only 1 year before, i'd sing this song:
(i don’t know why i did the things, don’t know why i said the things. If i could find a way, if i could turn the time, i’d take back those words that have hurt you, and you’d stay... if i could reach the stars i’d give them all to you then you’d love me, 'd love me like you used to do.. Pride’s like a knife, it can cut deep inside.. words are like weapons, they wound sometimes.. I didn't really mean to hurt you, i didn’t wanna see you go......)
*marilyn monroe dan "i wanna be loved by you" peçeteye yazdım..
*i wanna kaçı.. i missed.. ama unfortunately bi isteğim yok bu konuda... noel baba da bişe yapamaz biliyom! büyüdüm ben artık necati....
mektubumu bitirirken herkese sağlıklı mutlu bir yıl diliyorum.. geçen yılları aratmasın..
sepet sepet yımırta sakın beni unutma unutursan küserim mektubunu keserim ilk harflerinden belli :))
bünye ok kalp ok noyel baba...
ruj sürülmüş ve öpülmüş kağıttaki dudak izi...
imza seni seven bünye...

23 Aralık 2009 Çarşamba

*PhotoMania'yağıı olduk topluca

Ülkemizin en hızlı geliştiği sektör şüphesiz ki fotoğrafçılık. Eskiden ülke nüfusunun yılda ürettiği fotoğraf adedini artık bir gençkız tek başına yılda üretebiliyor. Hal böyle olunca da en büyük uzmanlık alanımız profesyonel fotoğrafçılık diye yeni yetme bir hobi öyle ki bunu yapmayana kız vermiyolar..
Herkeş fotoğraf sanatçısı herkeş model olmuş ülkede kardeşim... boynunda profesyonel bir nikon yahut canon foto aparatıyla çekilmiş resmi olmayan, bikaç kuş,böcek,çiçek,tarihi mekan..vs üzerinde çektiği ve şaheser zannettiği foto denemesi olmayan, model edasında bakışlar duruşlarla üzerinde oynanmış mıhteşem resmi olmıyan ve facebıka koymayan beri gelsin alnından öpücem ve yılın hatta yüzyılın coolu seçicem..
Ben mi ? e şeyy ben seçilemem lakin kimi profesyonel çekim yapan değerli şahısların aranan modeliyim.. itiraf.com (rumuz san'atkar bünye): poz veriyorum sanata yardımcı oluyorum napim kardeşim talep var illa çekcez diolar; güzel poz veriyomuşum anlamlı bakıomuşum gerekirse şımarıyomuşum havaya giriyomuşum çok güzel gülüyomuşum sadeymişim yüzüm çok şekilli janjanlı böle kımılkımılmışım fln fln süpermişim ben yani yaaa :)) yoo yoo kişisel bi tatmin, egoyu tavan yaptırma fln söz konusu değil kesinlikle herşey san'at içünnn :)))

kocaman bi P.S : bgn dünyanın en güzel en kıymetli en canımmm annesinin doğumgünüydü.. cok seviyorum :)) hep başımda dırdır etsin tacım olsun, zor anımda sığınağım, süpermanim cevat kellem herbişeyim; cnmın içi hayatımın anlamı olsun.. sağlıklı mutlu nice güzel yaşlarımız olsun.. aminn!!!

21 Aralık 2009 Pazartesi

*no face. no name. yes NUMBER.

Yule... "bu gece uzun olacaaak" diye iğrenç bi espri yapmanın tam günüdür bugün..
Bi de "olduu seneye görüşürüz :)" var ki ona tam 10 günümüz var.. Madem rakamlarla bozduk "iyi geceler 7 cüceler" diye sevimli olmak için yapılan sevimsiz iğrenç börk bi espricük var ki yapanı yakarım uleee çok pis uyuzum...
Ve geliyoooo:
"" Eğer "9" canlı olsaydın bile, en çok "8" kere kaçabilirdin ölümden, bil ki "7" düvele sultan olsan dahi, yerin "6" mekan olacak sana, en fazla "5" metre kumaş götürebileceksin, kapatacaksın "4" açsan da gözlerini, şu "3" günlük dünya azrailin yanında "2" kat olup yalvarsan da nafile elbet "1" gün öleceksin işte ozaman herşey "0" dan başlayacak... "" waşşş....
Bi de şey var " en uzun gece 21 Aralık diil senin beni terk ettiğin geceydi.." Harbi uzundu ha..

*bu december

anlıyorum seziyorum; içten içe acı damarlarımda gezinirken yüzümde dümdüz anlamsız duygusuz bir maske.. bıraksalar hıçkıra hıçkıra bağrına bağrına ağlarım tepinirim.. akmayan gözyaşları insanın içine akınca kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi tıkarmış ya bende taşlaşamadı sanki çürüdü yürek.. senin gülücüklerin ok gibi saplanıyor bedenime.. olamaz! ben acı çekerken sen böyle gülemezsin! çocukluktan beri bize öğretilen adalet kavramı böyle değildi! iyilik kazanırdı sevgi kazanırdı hani hani can yakanın yüzü gülmezdi??

Sen gittikten sonra hiç aşık olmadım. denedim olamadım aşık olan kaplerin ahı bindi omuzlarıma bir de... içimdeki kavganı bitiremedim. vageçemedim. unutamadım. bana bakıp da beni göremeyen gözlerini unutamadım. çirkin dediler kızdım evet dünyanın en güzel çirkinini sevdim. ben bu aralık geçen aralığı unutamadım!!! madem alıp götürecek gücün yoktu neden aldın kalbimi tuttun sıktın avuçlarının içinde?? madem avuçlarında başka kalpler tutuyorsun ver kalbimi artık n'olur...........

"""Adımı soruyorlar bana, küfrediyorum ! Günde bir kaç kez intihar ediyorum.. Her hayalden önce mutluka ölüyorum ! Gökyüzüyle kavga ediyorum sonra.. Ve duvarlarımda belirince yüzün..... Düş'lerime düş'ünce gözlerin seni biraz daha seviyorum..
Ulan ölüyorum diyorum, daha fazla nasıl sevebilir bir insan ? Ölüyorum !
Aşık olmuş, kudurmuştan betermiş sevgilim ! Aynalar bana bakınca anlıyorum ! """

p.s. : fonda "i was cryin' when i met you, now i'm dyin' to forget you " by aerosmith :(

17 Aralık 2009 Perşembe

*iliketoforkmyself

I don’t care about being remembered. I don’t care about being forgotten. I don’t care about being loved by everyone. I just want to be loved by someone who can. (daul kim)

OKYANUS YÜREKLİ İNSANI BULMADAN SAKIN KONUŞMA!!!
"Taşıyamazlar,kaldıramazlar senin yükünü,canını yakarlar,utandırırlar" dedi...

*Pano'daki kız

"...yan masadaki hikayeye kulak verelim. Zaman değişmiş masallar değişmiş. Pano'da öküzgözü şarabını yudumlayan kapşonlu kırmızı başlıklı kız, takımlar içinde başı eğik kendini dinleyen beyaz atlı prense söyleniyordu hırçınca, sevme beni, isteme beni... zaman değişmiş, masallar terse dönmüş. Kimi ufacık bir sevgiye açken; değişime ayak uydurup modernize olmuş masal kızı sevgiye boğulup uğruna gözler buğulanınca şımarmış, kapıda at yerine lüks arabası bekleyen modern prensi beğenmez olmuş... Prens belli ki özenmiş tüm şıklığıyla gelmiş, kız okadar umursamamış ki evden çıktığı gibi gelmiş... modern çağ bozmuş herkesi... kim bukadar şımartmış bu kırmızı başlıklı kızı kendini şefkate boğan prensi beğenmeyecek kadar?"

Peki; insanoğlu bilmeden anlamadan nasıl böyle önyargılı olmuş?
Bilir mi o başlıklı kız o raddeye nasıl gelmiş? masal kızı o prensi neden istemezmiş? neler yaşamış ki o şefkati ilgiyi reddetmiş? ne şartlarda oraya ge(tiri)lmiş ki kafasında kapşonuyla şarabını yudumlar olmuş?
Kırmızı başlıklı kız hala öyle saf ve masum ki prensin ne marka takımlarına, ne spor arabasına bakmıyo! İlgi manyağı olup şımarıp o ilgiyi kötü amaçlarla kullanmıyo.. Hala çocuksu ruhuyla kalbinin dediğini yapıyo, sevgisinin peşine koşuyo..
Ve ; o kapşon kırmızı değil gri! şarap da öküzgözü değil papazkarası!
Nerden mi biliyorum? O kapşonlu masal kızı kim mi? sizcee ???

*3.şahsın şiiri

Gözlerin gözlerime değince, Felaketim olurdu ağlardım, Beni sevmiyordun bilirdim, Bir sevdiğin vardı duyardım,
Çöp gibi bi oğlan ipince, Hayırsızın biriydi fikrimce,
Ne vakit karşımda görsem, Öldüreceğimden korkardım, Felaketim olurdu ağlardım,
Ne vakit Maçka'dan geçsem, Limanda hep gemiler olurdu, Ağaçlar kuş gibi gülerdi,
Sessizce bir cigara yakardın, Parmaklarımın ucunu yakardın, Kirpiklerini eğerdin bakardın
Üşürdüm içim ürperirdi, Felaketim olurdu ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi, Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi, Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin, Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce, Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı, Felaketim olurdu ağlardım
(Atilla İlhan)

14 Aralık 2009 Pazartesi

*karınca kararınca

yılbaşı yaklaşırken.. karınca bi tasarım mağazası; ilk kanyonda keşfetmiştim sonra capacity'de.Şimdi Tünel'e de açılıyomuş.. Böyle ev dekorasyonuna günlük kullanıma yönelik özel tasarım objeler satar.. pahalıdır.. gezerken çok eğlenirim ama genelde bişe almam.. evt evt doğru duydun necati almam öle de terbiyesizim hani ama neden almam bi sor! çünkü ilerde kendi evime alcam.. sanırsam evim disneyland kıvamında abudik gubudik biyer olcak ki altyapısını şimdiden Amerikadan aldıklarımla çeyiz hesabı hazırlıyorum:)
"şu tuzu uzatırmısın derdine son!" karıncada geçen bi tuzluk vardı; böyle oyuncak araba gibi kuruyosun hopp masanın diğer ucundakine gidiyo çok yaratıcı ama eksik! sensör lazım ona önüne çıkan tabağa çanağa çarpmadan yön değiştirerek hedefe ulaşması için..
aha bu da sitesi: http://www.karincadesign.com/tur/index2.htm
ps: bukadar reklamını yaptım artık bi tuzluk yollasalar barii :))

11 Aralık 2009 Cuma

*dance & music 4 life

dünyanın nerdeyse en doğusunda bi gece clubunde insanoğlunun açlığını izledim dün gece... dans etmek bir zevktir, bir yaşam tarzıdır, eğlenme biçimidir, deşarj olma şeklidir.. vs vs tanımlar çoğaltılabilir.. coz of this; her dans eden memeli potansiyel çekirdek değildir çitlenmez syn pipililer bunu aklınıza koyunuz ve süttürünüz gidiniz!!
bi de demin açtığım videoda Marilyn Manson'dan "sweet dreams are made of this" çalması gerekirken Demet Akalın çıkıp toz pembe hayaller vardı pembesi gitti tozu kaldı diyince insan bi tuhaf oliiii.. duygulandım...
o zmn gurbetten gelsin "Belki sana yazarım uğradığım bir şehirden.. renkli bir kart atarım...trala laaa".,,¸¸.•♥*¨*•♫♪♫ ♫♪¸¸.•♥*¨*•♫♪♫ ♫♪

*küçük emrah vol2

yok necati bana öle sırılsıklam aşık herif gelmio anacım.. böyle beni benden çok düşünen sürekli incelik yapan hayatımı planlayan dur çorabını giydiriim saçını tarıyım modundaki adam cinnet geçirttirir almıım alana mani olmıyım. nerdeyse dur tuvalete senin yerine ben gidiyim diycek imdatlar olsun!! (kahpe bizansa vardı ya anası onu götürmeyin beni götürün!!) böle biri kocam olsa aynı evin içinde 2. gariboğlu vakası olurum.. yoo dostum yoo evde kalmanın da bi gururu var.. Tamam! başta şımartılmak güzel bi prenses moduna giriyon egon tavan yapıo ama bisüre sora öğgh geliyo bünye kaldırmıyo.. aa gelemem ben bölesine sevme kardeşim, aşık da olma hele o zırlamaların var ya... ben anladım ben böle malımsı öküzümsü adam seviyom hani öyle çok damızlık da olmasın ama; böle rahat olsun germesin beni kalk bana mandalin soy desin, maç varken yerinden kaldıramıyım, ben iş yaparken malmal baksın kıçını kıpırdatmasın belim tutulsun umursamasın falan işte aşk budur!! istemiyom kardeşim bi bastır git...

*ikibindokuz bi yürü git evde yokuz

Şöyle bi özetliyim dedim de genelinde bk gibi geçmişsin be 2009... hadi topla getirdiklerini al anılarını git bi an önce. sen de hoş gel sefayla gel 2010 tüm güzellikleri topla gel bekliyoruzzz...
the summary of 2009'(dan aklımda kalan):

hevesle beklenen ani satışla piç olmuş fckn' bi yılbaşı-2 küçük kuzucuk 'la heveslenme-ani değişim noluyo?!? (.pufff.) -ıssız adam-itilme-gelgitler-şüpheler-en güzel T leri sorana her yanım diyen 7cüceler- salak yerine konma yutamama ispatla rahatla derken batırma-düzeliyo muki ne?- ilk en güzel sözler -sevinç gözyaşı ümitler-denemeler- sağ gösterp sol vuruşla ani bi son :(-hüzün gözyaşları kalp kırıklıkları can yanmaları-ma damn hepi börtdey- kaza:( - kaçışşş- macera dolu Amerika-ma lovely Sis:) - discoverin' Cal-San Diego- Las Vegas Sin city-San Francisco-Alcatraz-Los Angeles-Hollywood-Beverly Hills-Monterey Bay-Cal beach's-back to San Diego- joe-naviş-US highways-in&out-million's miles- ma dream trip:)-unutulmaz anılar-alışverişşş-thanks god:)-back to Turkey-hepi börtdey to u :.( - iş trip's -derken o foto!-şüphelerin belgesi- kalp sancısı-vazgeçiş siliş-Ales- tik tak-thriller-iş değişimi uğraş uğraş uğraş...- alemler-fındıklı vodka:)-back to the Mojo&Circus days-Salsa course :)-dostlar canlar-çido bachelorette & wedding- MJ:( -Marmara yelken-Brasil -suprise call- ümit -şok boynuz haberi :(-yıkılma tartışma- bir kez daha vazgeç-New york NY NY NY-Chicago-Ada-day n nite-Çeşme-Alaçatı-Ayayorgi-çeşme nights-damn Serdar ortaç-Atiyeyle salla-ice age -alemler- yaz düünü2- fans -sorry red!-tekne-sabahlar olmasın-Master- yeni okul-Asos-düün3-Singin' in the rain-dersler (.hof.)-keyifler yerinde-Nev!!-flashback-kafa &kalp karışımı-tiyatro günleri-kuzucuklara veda-damn ıssız adam2 ile duygusal bi patlama ve zıçanzi SON-mojo paklar-Cavidan sultana veda :.( -sınavlar,iş,sınavlar,iş- obaa indigo-iş beklemeye devam sabırrr (.puf.)-yeni ümitler-alemler-acabalar?-aşk or mantık?-unutmak şart-tik tak tik tak-Lebi derya- yer var mıki gelene?-pano-modelizm-şok istifa!-kariyer arayışı-kuzilerle kayak- yeni başkan yeni iş?-büyük buluşma-canlarla büyük buluşma-decompression-happy new year-YILBAŞI-ocakta İtalya:) şubatta Küba:)hazırlıkları...
ve bu dönemde hep yanımda olan, başımdan asla eksik olmasın; canım ailem,canım dostlarım iyiki varsınız nefes aldıkça hep yanımda olun..

çok güzel bi 2010 olsun inş. benim için, tüm sevdiklerim için, tanımadığım ama güzel yürekli mutluluğu hak eden tüm insanlar için, ülkem için, dünya için, kalbimden bi şekilde birzamanlar geçmiş ve bir zaman yüzümü gülümsetmiş tüm insanlar için nerde kimle olurlarsa olsunlar mutlu olsunlar... iyi seneler :))))

7 Aralık 2009 Pazartesi

* 2.

bugün 2. taktı bana (2. ne demek derseniz "1.den sora gelen demek" diye geçiştiririm.. boşverin not imp.) aa sürekli tribal modda ta uzaktan uzağa bi laf sokmalar, ben takmadıkça iyice kudurmalar.. derdin ne kardeşim diycek oldum amaan çok da fifi salla dedim güldüm geçtim bayansal kaprislerine :)) soradan anladım; meğer diğerleri gibi yalakalanmamışım bunu iplememişim havalıymışım.. hee havamı ye sen benim öyle coolum ben yerse.. ayrılırken de bi laf soktu amaan zıçtı cafer bez getir laf mı şimdi sadece güldüm peki dedim :)) valla otu bku kafaya takamam vız geldin tırıs gittin sen karın ağrınla kal... easy man be cool!!
p.s. : ha otoparkta da yoluna çıkmasaydım iyiydi iyice kıllanmıştır mr.kapris :)) napim istemeden oldu hızlı şeferim :))

*vay anasını

eski bir dost dedi ki: "canını sıkma hiçbirşeye... gecenin en karanlık olduğu an güneş doğmadan hemen öncesidir..."

4 Aralık 2009 Cuma

*tarla kuşuydu juliet

Geçen ay ibb tiyatrosunun bi oyununu izledim çok beğendim, paylaşacağum.. Öncelikle oyuncular çok başarılıydı (kadro için bknz araştırınz gugıl) çağlar çorumlu,özlem türkad...vs..
Konu şu: Romeo ve Juliet evlenir çoluk çocuğa karışır, tombik hır gür bi çift olur. Evlilikleri çatırdayınca Shakespeare'in içi rahat etmez kalkar mezardan aileye müdahale eder. Çok eğlenceli ve yaratıcı bi oyun bravoo! ama sakın aç gitmeyin canınız inanılmaz makarna çekicek garanti ederim. Oyuncular oyun başlamadan sahnede pişirmeye başladıkları makarnayı oyunda iştahla yiyolar. Biz seyircilerin bi tarafları şişiyo yutkunmakla kalıyoruz ve eve gelir gelmez makarna haşlıyoruz...
ulen necati kafamda bi ampul yandı bu oyunun çıkışında makarna satsak köşe oluruz olm.. gell abla gel taze tazeeee :))

tarla kuşuydu juliet
gezip tarlada biraz uçtu
sonra romeo'nun kafasına pisledi
ve gitti başka bir tarlaya kondu........

*du bist necati!

çok gururlu şahsiyetli bi bilokum var benim ihmal ediyom kaç gündür bozuk atıyo bana hıh diyo huh diyo.. gönlünü almam lazım sıkılınca yapışıyom yakasına da keyfim yerinde die ihmal etmek yakışıyo mu? bugün gönlünü alcam: ona bi isim koymaya karar verdim.. evet sevgili bilogum senin adın bundan sonra "Bilog Necati" :))) nası beğendin mi cnm? ben çok beendim hadi hayırlı uğurlu olsun güzel günlerde inşş.. kulağına da okumam icap ediyomu acaba?? beyaz hocaya danışiim ben bunu...
p.s : ama cok üziliyoorumm necati neden kasımdaki yazılarımın başlıkları artık yanda açık açık görikmii? aralığa geçtik die pabıçları dama mı atıldı? olmazz onlar benim ilk göz ağrılarım nolcek?

30 Kasım 2009 Pazartesi

*gotham istanbul

şöyle tepeden bir baktım şehre gotham city olmuş; sis,pus, gece gri, binalar gri, gıpgri bi şehir... sisin perdesini ellerimle yırttım araladım, kumbaracı yokuşundan aşağı saldım kendimi yuvarlandım deryaya doğru lebi deryada likörlü bi türk kahvesi?? neden olmasın...
gezdim dolandım eskicilerde plaklar, kitaplar dizilmiş.. caddeyi istiklalimde nefesimden çıkan buharla oynaşarak ritme kapıldım geceyi getirdim beyoğlunda.. hiç bukadar sakin olmamıştı bu mahşer.. ordan oraya savrularak gecenin karanlığında nerde hayat, nerde ses nefes heyecan varsa.. popüler özgür kızım bu aralar.. ama ben benle kalmak isterim.. popülerite her bayan gibi gurur okşasa da çekmez can o bedenleri tek kişiden yanaysa.........

Ümit Yaşar Oğuzcan'ın yüreğinden İstanbul'a akmış dizeler:
Evin içinde bir oda, odada istanbul. Odanın içinde bir ayna, aynada istanbul.
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı, kadın çantasını açtı, çantada İstanbul.
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm, çekmeğe başladı, oltada İstanbul.
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir, şişede İstanbul, masada İstanbul.
Yürüsek yürüyor,dursak duruyor,şaşırdık, bir yanda o,bir yanda ben,ortada İstanbul.
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım nereye gidersen git, orada İstanbul.

*mühürlü kaderim

duvarı yumruklamaya devam ederken aradan bi delik açıldı bakıyorum ışık görünüyo öteki taraftan çağırıyo hem de.. yumruklamaya devam ediyorum kanıyo hala ellerim ama acımıyo artık sanki duyarsızlaştı alıştı acıya.. ben bunu daha önce de yaşamıştım. Yıkık duvardan süzülen o ışık gözümü almıştı çekinerek arkasına geçince duvarın, güneş bana doğmuştu, ben de ona güneş gibi doğmuşmuşum ba ba baa. Sonra birden tutuldu karanlığa boğuldum. koştum koştum aynı duvara tosladım.. tekrar tekrar yaşamaya,aynı senaryoyu oynamaya gücüm var mı? daha evvel başarısız olmuşken tekrar denemek? korkuyo bünye gene söner mi ışık yoksa gitmeli mi ışığın üstüne cesurca?? korkuyo muyum?? KORKMUYORUM!!! yıkıcam duvarı gidicem ışığa doğru yoksa nası nefes alır bu bünye....
p.s.1: ikea reklamındaki kız diyo ya gene mi bamyaaaa.. işte o hesap "gene mi balık??" onca seçenekten sen git gene en dengesizi bul pess gökten ... yağsa ... .
bu p.s.2 soradan eklenmiştir: bu heart var ya bu heart gene çomak sokuyo işe engel oluyo koşmaya. Sanki patates soyacağı, dolma oyacağı bi bıçak vardır ya ondan almış biri özellikle geceleri çeviree çeviree oyuyo kalbimi.. the heart sızım sızım sızılar the brain korkma yelken aç yeni ufuklara diye gazlar aaay sıyırcam kimi dinliycek bu bünye?? ne bklu bi değnek bu.. (.pufff.) kim galip?? "the heart" oyundan atılsın "the brain" yalnız devam etsin oyuna, kabul edenler???

27 Kasım 2009 Cuma

*azad edilen kurtlar...

Dün gece kurtlarımın hepsini Taksimde Line' a döküvermek suretiyle bıraktım.. Kurtları azad etme seramonisinde en büyük emek sahibi Indigo adlı gruba ve değerli üyelerine sonsuz teşekkürler.. Kendileri dün itibariyla Circus'dan sonra favorim olmuştur ve ilerleyen tarihlerde sıksık tarafımdan denetlenecektir.. Ayrıca değerli 2dostumla çok eğlenceli şımarık bi gece geçirdim saolsunlar.. Hala kafam ayılmadı, sesim travesti gibi çıkıyo ve bgn bayram.. Bayram günlerini ve bayram mesajlarını hiç sevmediğim için o konuya girmiycem zati deliye hergün bayram ki......

p.s. popişi kaldırsam da bi tiramisu yapsam.. nam nam bayram bahane tatlı şahane =))

26 Kasım 2009 Perşembe

*hayırdır inşallah

dırınının dırınının telefon çalıyor açıyorum.. "alü" "merhaba ben Housten, Nasa'dan arıyorum çok gizli bi görev için çağrılıyorsunuz" Alla alla ne ola ki? ilk uçağa atlayıp gidiyorum.. ciddi ciddi men in black amcalar toplanmış masanın etrafında anlatıyolar "dünyanın sonu yaklaşıyo 2012ye çok az kaldı sizi aya yollıycaz dünyaya yaklaşan cismi yok etceksiniz.." hadi yaaa senin anan güzel mi neden ben pışıkk!! "Çünkü siz güzelsiniz,zekisiniz,sexisiniz.." Bingooo doğru kelimeler.. kabul ediyörüüm :)) hem zaten biliyorum ateş,su,tahta tamam yaa!!
Hemen kolumdan tutup biyere götürüyolar.bisürü adam var onlar da benle gelcekmiş tiplerine bakıyorum töbee biss böle kayık kuyuk tipler.. ulen hani zekiydim,güzeldim,sexiydim bunlar ne peki? vay adiler nası da keklediler gidicez bk yoluna hem de bu tiplerle.. söz söylememe fırsat vermeden astronot kıyafetini giydirmeye başlıyolar kafama küreyi geçiriyolar. Aşağı doğru bakıyom bi tuhaflık var altımda ekoseli mini etek (ya bu etek olur mu yer çekimi yok bişe yok havada uçuşcaz alimallah başıma neyim geçer baksana tiplere ya yapmayın etmeyin) nafile derkeen..
Ayağımda dize kadar ugg çizme. Nolamazz ayy burda da mı şimdi bayılazamm. Kesin Kızılay dağıtıyo bunları adamın biri şaka olsun die yapmış adı da ugllyden geliyomuş moda olunca yapan da şaşırmış. Sanki ayak alçıda gibi itici bişe. Ayı ayağı mı, ilk insandan mı kalma hofff atıl kurt diyesim geldi.. rüküşlük diz boyu nası bi özel görevse...
Kapsüle doğru ilerliyoruz kapsülün adı sts-91z..
(dipnot: dipnot illa dipte olcak diye bi kaide yok altta olunca insan bakmayı unutuyo fln burda daha anlamlı.. hee sts-91z nin bi anlamı var her sayı ve rakam bişeyi temsil eder. azcık araştırmacı ruh olup kendiniz araştırın bi zahmet de gizemli olsun)
Derken ne göriim amanınn sevgilim gelmiş beni uğurlamaya (varmış yani :)) ) Kucağına alıyo havada döndürüyo beni edeleli vücuduyla ve bi şarkı sölüyoo "leavin' on a jet plan dont know when i'll be back again.." keşke azcık daha yaratıcı olsaymışın hayatım.. (sesi de iğrençmiş..) ama bu his güzelmiş sevdim döndür yavrum döndür devam :))
Sonra diğer tiplere bakıyo "yok len seni bunlarla yalnız yollamam. ben de geliyorum".. Kahramanım benimmm...
Biniyoruz kapsüle.Kapsül de uçak gibi.A332.. ama devasal bişe gitgit bitmiyo salon salomanje.. Derken bi anons "kabin ekibi yerlerinize" yokk yaaa astronotum ben olummm doru konuş gelirsem kırarım azını burnunuu!!
Sonra bi anons daha aya hoşgeldiniz.. hoşbulduk canım:) Elime almışım bi sarı kırmızı bayrak dikicem aya bunu, bu daha özel bi görev diyom. 1.si febe stadının ortasına 2.si buraya...
Sevgilimle elele iniyoz aya, ne romantik ayda aşk da başkaymış..Tra la la laa modunda hophop zıpzıp gezerken sevgilim çiçeklerden başıma taç yaparken captain bağırıyo "nerde benim çayımm" hayy zıkkım içesice 2gıdım romantizmimiz vardı içine ettin.2012 geliyo kıyamet kopcak adam tınnn o hala çay diyo.. git kendin al bee babanın uşağı mı var...
Sonra diyolar ki içimizden birini feda etcez o kumandayı tutcak biz gemiye binip kaçcaz mümkünse kurtulanlar asil kan amerikalı olcak. Hasss ben bu sahneyi biliyom dejavu ama da hiç hesapta yoktu kesin bana patlıycak derkeen Cesur sevgilim bana diyo ki "aşkım sanırım ayrılma vakti geldi.. ben yapamam bunu sen yap!" neyhhh yuhh hay adam ben senin kalıbına... ulan dua et zarzor buldum seni.. yürü lan kılıbık diyom elinden tutup koşmaya başlıyom kaçıyoz ayda.. Arkamızda kozmik bir gaz bulutu bizi kovalıyor. Bayrağın sopasını bi 2 sallıyom ama nafile gittikçe büyüyo kozmik. nefes nefeseyiz ayda koşmak da çok zormuş. Koşarken bianda bi karadelik beliriyo önümüzde, duramayıp içine düşüyoruz.. Aşağı doğru yuvarlanmaya başlıyoruz çığlıklar eşliğinde. Nası keskin bi parfüm kokusu burnumda; gucci,armani,bvlgari..ve Victoria Secret body mist (ıyyhh biliyom kimlerin yaptığınıı!!) Tanıdım seni delik ozonsun sen...
Yuvarlanırken birden sırtımızdaki paraşütleri fark ediyorum. Açıyorum poff ohh!, mal sevgilime de aç aç die bağırıyorum sonunde beceriyo. Elele süzüle süzüle inerken aşağı doğru sevgilim bana dönüyor ve "benimle evlenir misin?" diyor anaammm ilk defa güzel bir laf ediyo. Allaaam nekadar romantik. Cevap veriyoruumm "E... derken "you take me higherrrrrrrrrr" Yooo yoo nolamazz bu yıllardır beni tatlı uykumdan uyandıran o iğrenç alarmımın sesi...
>:( Uyanıyorum!!! Üşümüşüm. Dönüp popişe bakıyorum epeeyy açıkta.. Günaydın popiş! diyip kalkıyorum ve işe gitmek için hazırlanıyorum. Telefon çalıyo bi heves açıyorum Nasa değilmiş :( Çok mu film izliyorum ne? Sağol popiş kısa süreli de olsa romantizm için.....

25 Kasım 2009 Çarşamba

*şişirdim abdominalleri

koştum koştum koşarken karşıma bi duvar çıktı durdum.. girdiğim bi çıkmaz sokakmış meğer... geri döneyim diyorum zorluyorum ama ayaklarım gitmiyo saplanıp kalmışım geri tuşu yok bu oyunda ee ilerisi de yok.. kısıldım kaldım, çıkmaz sokakta cirit atılmıyomuş hocam... duvarı yumrukluyorum yıkmam lazım yumrukluyorum yumrukluyorum ellerim kanıyo yine yumrukluyorum...
sıkıldım..
yoruldum..
kanıyolar hala...

*rap rap rapunzel

oohh upuzuuun saçlarım var bölee bölee bölee savuruyorum yürürkene.. hem de hepsi kendimin hıhhhhhhhh!!!
bızzztttt hafızada bi flashback durumu : "kızın ne güzel uzun saçları var, ben uzun saça bayılırım.." (senden ayrılmak üzereyim mesajı)
haa anlamıyom sanki içinden kimi geçirdiğini.. gerizekaağlıı o kastettiğininkiler çıtçıt çıtçıtttt!!! (iç ses)
gerçi görmüşündür sora en bi doğal halini hee nooldi rengin mi soldii?? (oh çekse de durumdan tatmin olmamış bilinçaltı)

24 Kasım 2009 Salı

* 24 Kasım.....

(1) Ailede birsürü öğretmen var elini sallasan birine çarpar.. ama 24 kasımlar kutlanamaz bizde el vermez yürekler kutlama sözcüklerine.. o günün bambaşka bir anlamı var: derinlerde koca bi sızı yıllansa da azalmayan bi acı... konuşmamaya çalışsak da unutmadık hiç nurlar sarsın 4bir yanını.........
............................................
(2) bizim evde hergün 24kasım aslında ders zili hergün çalar. o zilin hiç susmaması dileğiyle sizi çok seviyorum çok yaşayın hayatı bana öğreten 2öğretmen.. ve dedeler ve teyzeler..ve saireler
.............................................
(3) kadın; adamın hiç tanımadığı babası için de dua ederdi kendi kaybettiği sevdiklerine ederken.. ayırmazdı kendi canlarından, alt küme hesabı; sevdiğinin canı onun da canıydı, hiç tanımamış olsa da... tanımak sadece fiziken olmaz bazen okadar çok duyarsınız ki birini 40 yıldır tanıyo gibisinizdir halbuki adam hiç anlatmamıştı kii! kadın da sormamıştı canı yanar mı diye...
Tanımadı ama sevdi, diğer hiç tanımadıkları gibi... sevgili ona candı ya, canlarını da kapsayan kocaman bi küme oldu kadın.. tostoparlak yusyuvarlak sevgi kelebeği bi küme.... sonra adam gitti! ama kadın bırakmadı alışkanlığını.. hiç tanımadığı bir ruhla arasında duadan bi köprü.. adam bunu hiç bilmedi bilemiyecek... sevgisi kocamandı dı dı dı....................

*ptesi sendromu & tgi friday

Bugün çok pis bi pazartesi sendromu yaşadım.. saat 11de mi kalksam 12de mi? kahvaltıda omlet mi yapsam menemen mi? nutella mı yesem çilek reçeli mi? alışveriş mi yapsam sinemaya mı gitsem? akşam balığı Caddebostan Teknede mi yesem Kandilli'de Suna'nın yerinde mi?
off çok zor çok :p uçuşan terlikleri, küfürleri görür gibiyim :)
bu işin güzel yanları da var elbet; ptesi sendromu diye bi kavram yok.. mutluyum =)))
ama bi dakika yaa T.G.I Friday diye bi kavram da yokk!!! aneeemmm again mutsuzum =(((

23 Kasım 2009 Pazartesi

*Mojoda 1 Circus, Circusda 1 Hakan

Bu yazı 19.11.09 da yazılmış ama yayınlanmamıştır (fazla mı ciddiye alıyorum bu blog işini ne)
Dün gece projelerimden birini bitirdim yolladım; send tuşuna basarken ki mutluluğumu anlatamam.. daha bsayar kapanmadan ben üstümü giymiş kendimi sokağa atmıştım.. istikamet Beyoğlu Mojo ve günlerden çarşamba ve Circus ve Hakan Çimenli :))) günlerdir delirmek üzere olan bünyeyi kendine getirebilecek insan.. adamım benim.. ihmal etmiştim uzun zmndır özlemişim; anaaw yavrusa bak nası da hoplaya zıplaya şarkı söylii.. yavru dediğim adam tam 2mt boyunda zıpladıkça mekan sallanıyo kafası tavana değcek diye içim gidiyo.. ahh çocuum yeter zıplama terliycen hasta olcan içme o zıkkımı da buzlu buzlu... hopladım zıpladım bağrındım boğazım ağrıyana kadar, gene gittim eski yıllara.. sadece yanımda kızlar canlarım yoktu; çünkü onlar artık ciddi takılıyolar çünkü artık evli barklı iş kadınları.. gecenin sabaha ulaştığı saatlerde sürüne sürüne Mojo'dan çıkıp Beyoğlu'nda tacizciler arasından 4kız başımıza eve daha dorusu minnoşun evine döndüğümüz günler yok artık.. evet gene sabaha karşı evine dönen birileri var ama canlar çoktan daldıkları mışıl uykudan az sonra çalıcak alarmla uyanıp ciddi kıyafetlerini giyip ciddi işlerine gidecekler... neden büyüdünüz ki siz?? puff :(( neden çocuk kalmadınız ben gibi.. çok şükür gene yalnız diilim dostlar dolu etrafımda ama canlar gibisi var mı?? bağlatmayın beni duygusala beea eğlenmişim bütün gece, coverlamışız şarkıları hakanla... bayılıyom bu adama ya, o da hiç yaşlanmıyo; sanki ben mekandan çıksam da o sahnede sallana sallana şarkı söyleyip dans ediyo bidaha gelene kadar...
Ve bu gece buldum sonunda; adamın birini birilerine benzetiyodum ama çıkaramıyodum bitürlü.. çıkardım.. o nu mu buna bunu mu ona benzetiyomuşum bilmiyom ama benzettim işte hakanı malum gidene... düşününce ortak özellikleri de ne çokmuş meğer çıktı meydane 2 cılız efe :)) yok be hüzünlenmedim, hem çok eğlendim dün gece..
Bugün gene sınav var ama allahtan iş yok rahatım. İkisi birden olunca ikisini birden beceremiyom, biri olunca en azından sadece o birini beceremiyom ehuehuu :) eğer Circus'u hiç dinlemediyseniz, merak ettiyseniz çarşamba veya ctesi geceleri Mojo'ya gidin.. cumaları da direnen mızıkacılar var mojoda o da iyidir.. Mojo nerde bilmiyosanız önce bi yuh dicem :p sonra açın bakın gugıldan canım onu da ben mi sölicem :p
p.s.1: resim hakan beyin facebookundan alıntıdır....
p.s.2: projem de çok güzel oldu cağnımm.. ben olsam 100 verirdim hatta okadar güzel oldu ki şirketin başına genel müdür yapardım.. evt kesin yapardım.. Tanıdın mı beni bi zmnlar fakir ama gururlu bi genç vardı...........
kovuldun!!
neyhhhh :((

22 Kasım 2009 Pazar

*cemceminay

Trafikte yan arabalardan dönüp dönüp bana bakıyolarsa güzelliğime hayran olduklarından değilya; sabahın körü, trafik mahşer yeri gibi, kızın biri kendi kendine sırıtıyo aaa deli mi ne? sebebi açık : "cem ceminay in the mooorning back up show"... seviyorum bu adamın bonbonla yaptığı programı.. eski işimden kalma bi alışkanlık.. sabahları yolda onları dinler işe gidince müdürle geyiğini yapardık.. çekilmez ist trafiğinde iyi bi yol arkadaşı.. Sabahları radyo N101de, kaçırırsan üzülmee akşamları tekrarı var :)) veee herşeyi bildiini sanıp da back up* denen çılgınlığı daha yeni öğrenmiş bazı insanların (!)(söz meclisten dışarı) aksine ben çooktaan biliyodum back up'ı cemceminay sayesinde. tenks cem! aynen devam...
*http://www.backup.com.tr/

P.S. : hem kırmızı ışıkta geçtim hem de telefonla konuşuyodum haklısınız memur bey.. fark etmediniz ama aynı zamanda sakız da çiğniyodum çiğneyebiliyorum yani... daha neler yapabiliyorum araba kullanırken bi bilseniz... adaletin kestiği parmak acımazmış.. (iç ses: nahhh acımaz girdi kaçyüzbin papel ) P.S. içinde bi P.S: ben arabaya araba demem şöferrr tarafı güneşliğinde ayna yoksa.. ve hay ben bu eds yi çıkaranın.. nokta.

*kağıt helvanın bünyede açtıkları

Hayat devam ediyor... ozaman yazalım güzelleşelim...
Hava soğuk,karanlık,trafik keşmekeş ve bünye gene bişelerden mutsuz söylenmekte kendi kendine. Kafasını yana çeviriyo; otobüste insanlar tıklımtıkış, buğulu camların ardından bakıyolar.. Bünye biriyle gözgöze geliyo utanıp kafasını çeviriyo. Ayaktakiler oturanlara özeniyo, oturanlar dışarda kendi arabasında oturanlara. Ne tuhaf döngü bu hayat.. Derken karanlıkta kalabalığın içinden bi amca yaklaşıyo yılların rengini çalıp renksizleştirdiği saçlarıyla.. Elinde bi paket akşamın ayazında ekmek parası derdinde.. Onu da görüp utandı bünye. Sıcacık arabada oturmuş müzik dinliyo sıcacık evine gidip ayağını uzatma derdinde, ve hala şikayetçi mutsuz.. Allahtan belasını mı istiyo??
Uzandı amcadan bikaç kağıt helva aldı, az ileride başka bişe satan küçük çocuğa verdi.. Bundan sonra hergün bi kağıt helva almaya karar verdi.. komaz ya..
Sağlığı yerinde olan, geçinecek kadar para kazanan, ailesi sağlıklı ve yanında olan tüm bünyeler! Bırakın aşk meşk dertlerini, iş beğenmemeyi, daha çok para, kariyer hırsını..zart zurt... say hepberaber " ÇOOK ŞÜKÜRRR !!!" and smile :)) 2012 ye ne kaldı ayol :p

19 Kasım 2009 Perşembe

*güle güle melek

şuan yazı yazmıycam tam havaya girmiş bişeler karalıyodum ki bi haber aldım kalakaldım.. büyük konuşmuşum sabaha karşı "hiçbi haber beni üzemez" diye.. çok güzel çok özel bi insanı kaybettik biz:(( hiç yakışmadı ona bu gidiş.. gene azraille alay ediyo sanıyoduk gene kalkıp espriler yapcak,yoğun bakımda dalga geçicek sanıyoduk.. neşe doluydu, çok komikti, çok tatlıydı çok çok.. emeği çoktur helal etmiştir inş.. nur içinde yat.. mekanın cennet olucak ondan eminim.. seni özliycez Cavidan Sultan..

*fala inan falsız kalma hahaaha :)

amanınn what the hell i am doin' here?? saat sabah 5, eve şimdi girdim vee hemen sana geldim paylaşmak için bi telaş (iç ses : hahaahaa sankim sen en yakın arkadaşımsın ezik miyim olm ben kimsem yok mu benim kimse beni sevmiyi mi :)))) Buarada blog senin cinsiyetin ne olm mu diyim sana kızım mı ya da sana bi ad mı koyalım? özgür iradenle sen karar veredur.. Şuan kafam kazan acilen uyumam lazım sonra detaylı anlatırım da ben bu gece şok bişe öğrendim ve bunu geçenlerde bana fal bakan bir arkadaşım demişti de ben yanlış insana yordum yanlış insana çemkirdimm. anaaamm bidaha fal baktıranınn taaa... ama blogcan kız da herşeyi biliyoo haa :)) dear çemkirdiğim ve kaybettiğim şahsiyet sorry about it yanlış oldu, o meğersem diğerinden bahsediimiş de ben sana yormuşum sanırsam.. ya da aynı bku sen de mi yiyodun :)) gerçi bunla ilgili de tutturmuştu bişelerrr ayiih devrelerim yancak şimdi...
amaan ne bilim umrumda da diil ztn güzel bi gece geçirmişim keyfim yerimde hiçbir şok haber beni üzemez.. (iç ses : belkim diğeri değil de beriki olsa üzülür müydüm acabakine?? üzülmesem neden çemkirdim ki ) off sallaaaaa.. hadi ben kaçanzi uyku moduna girenzi lakin ağşama sınav var 890 sayfacık ufak bi ingilizce kitaptan, kalkıp yalandan accık çalışıyım ayıp olmasın :))) hadi see ya..
(iç ses : ya o kızın telefonunu nere yazmıştım ben ya uyanınca ona mı gitsem acaba puhahhaaaa)

18 Kasım 2009 Çarşamba

*yaşlanıyoreee

Gene feci bir akşam trafiği... Gene açmışım müziğimi kırmızı ışıkların parıltısında hedefe doğru ağırr ağırr ilerliyorum. Son zamanlar bütün vaktim arabada geçtiği için en büyük favorim yolda müzik dinlemek. Acaba yapacak başka seçenek olmadığından olabülebülür mü?? exactly evettt :D
Radyoda zap yapıyorum derken bi şarkı takılıyor kulağıma "gel vefağsızzz gel hayırsızzzz çağırmağzdım avciiill olmasaaa dını nı nıp dını nını nıp....
Arada bir söz aklımı karıştırıyor "ağladıkça yangın çıkar gözyaşlarımda" ne hönkk?!? nası ki? o gözyaşlarının hammaddesi ne ki? nası yangın çıkar? mantığı ne ki? ya dur dinlemem lazım tüm sözleri bi detay kaçırmış olmalıyım.. böyle ciddi bi iddiayı ortaya atıp kaçamaz elbet bi açıklaması olmalı..

Dikkatle dinlerken o meşhur Kayahan şiiri gelir:
Gerçekten inanıp sevseydin beni
Böyle sabahları beklermiydim hiç
Çoktan yanımda olurdun çoktan
Gece üç beş nöbetlerine dikmezdin beni
Sensiz kaldığım ilk günden beri
İçimde bir umut vuslata dair
Akşamları imzaladım gözyaşlarımla
Seni aramıyor seni sormuyorsam
Bu senden vazgeçtim demek değildir
Bir daha böyle sevecek olsam
Bir kalemde silerdim seni!!!!!

Heyytt silerdim huleennnn!!! anaammm nasıl bir haleti ruhiye içindeysem öyle bi gaza gelmişim ki yaşa varol helal diye bağrınıyorum...
Senelerce ortamlarda bu şarkı çalındığında, söylendiğinde insanlar hep harfi harfine eşlik ederdi bu şiire - andımızı okuyan ilkokul çocuğu ciddiyetinde.. Bense sözlerini asla bilmediğim asla da heves edip öğrenmeye çalışmadığım bu şiiri anlamsız bulur, eğer ki ortamda rezil olmamak lazımsa biliyo edasıyla ağzımı oynatır, kelimeyi yakaladığım noktalarda sesimi yükseltir çok da içine ediyosam heytt efkarlandım ulenn ayağına içkiye sarılıp ağzımı doldurur, ağzım dolu ondan söyliyemiyom yoksa peeh ben ezbere biliyom bu şiiri ayol tribi yapardım..

Şimdi neden beni etkiledi bu sözler böyle? üstelik gözyaşlarından yangın çıkacak kadar manasızken.. Yoksa yaşadıklarım mı? yoksa acı tecrübelerim mi? yoksa dilime bile getirmek istemiyorum amaaa YAŞLANIYOR OLMAM MI??
İmdaattt yaşlanıyor muyum?? Hem de Kayahan dinliyecek kadar!! Ya hayır Türkçe şarkı dinlemem hıhh diyip gizliden dinleyelerden değilim. Beğendiklerimi tabi ki dinliyorum; ama ben Kayahan'dan oldum olası nefret etmişimdir. Adam bana itici ötesi gelirdi.. O "atın beni denizlere" dedikçe, yaaa allah rızası için bi atın şunu denizlere de kurtulalım derdim.. Hep klip çektiği deniz kenarındaki dalgalar bi gelip alıp götürse de şunu kurtulsak die dua ederdim...
poffffffffff gerçekten yaşlanıyo muyum? amanın yoksa yakında Çelik'i de mi sevmeye başlıycam?? "içiyoruumm hér gécééé...." yo yoo sesi kulağımda çınladı da okadar vahim olamaz durumum o detone sürtone çizgifilm kahramanı sesini dinleyemem olmazzz.. Hatta abartıp ajdar da dinlermişim.. off biri beni uyandırsın..
Ben hala gencim taaaamm mııı?? hala çok hızlı araba kullanıyorum, manyak makas atıyorum reflekslerim çok sağlam, hala içiyorum sarhoş olmuyorum, çılgın gibi dans ediyorum, çıtır gibi giyiniyorum, günlerce uykusuz geziyorum, sınava giriyorum okuyorum dersleri kırıyorum, arada sivilce çıkarıyorum, küfrediyorum, muziplik yapıyorum hem ben yaşımı hiç göstermiyorum hem hem hala 20lik dişlerim bile çıkmadı ağrıyo ama çıkmıyolar neden?? çünkü daha gencim de ondan huhhh!!! Annemin benim yaşımdayken 2 çocuğu varmış kimin umrunda?? kovalayan mı vardı yapmasaydı alla alla yaa ben daha kendim çocukum ne çocuku??? yaşlanmıyoreee işte yaşlanmıyoreeee.... böwwwwww ağlıyoreee...

17 Kasım 2009 Salı

*kadın is a sniper(mış)...

Kadın bir sniper'mışım meğer.. adamın içindeki tüm güzellikleri tek tek öldürebilme yetisine sahip güçlü bir nişancı. En keskin silahı gerçekleri söylemek, en son attığı öldürücü kurşun "insan sevgiliden mesajla ayrılır mı en seviyorum dediği zamanda? "hissiz adamdan" etkilendiysen, onun gibi ayrılığı yüze söyleyebilseydin ya öptükten hemen sonra" olmuş.. bıkşıınnnn!!
ne dedin sen çat! sus kadın! pis kadın kötü kadın öldürdün herşeyi hayin senin adın... iftira etme haksızsın hakkını çaldın...
Kadın elini kana bulamıştır... Bu laftan sonra oyundan atılır çizilir silinir karalanır.. Kadın bu duruma nerdeyse sevinecektir öldürmüş olsa bile bir duygunun var olduğunu duyduğu için...
Acaba ölebilecek duygular hiç olmuş muydu gerçekten? ya da kelebek duygu muydu onlar bi günlük ömrü olan...
Yoksa kadın o duyguları; gecenin bi saati adamın canı bira isteyip üşenince, ayazda sokağa çıkıp ona biralar aldığında, adam önce neden az aldın diye söylenip bi yudumdan sonra içmekten vazgeçtiğinde mi öldürmüştü??
Yoksa adamı hasta diye işe gitmeyip portakal sıktığında mı? ev temizlediğinde mi? bla bla bla....
Yazar artık kısa cümleler kuruyor ya fazla örneğe gerek duymuyor. Açık ve net! yüzyıllardır böyle gelmiş böyle gider kadın bi mantıklı açıklama bekler adam gerek görmez çünkü öyle ister! ilişkinin hakkı hukuku,yasası, mahkemesi,yargısı yok.. biri hüküm keser yapar, öteki bakar...
Fedakar olcağına en süslülerinle kurulup ay ben onu yapamam kiii sana muhtacımı oynasaydın..
Paragöz olup adamın parasını yeseydin.. Onu da mutlu etmek için iş konusunda kıçını yırtacağına evde oturup keyfine baksaydın... Dürüst olcağına numaradan şeker şeker konuşup herşeye göz yumup köprüyü geçince tırnaklarını çıkarsaydın.. belki böyle KARAKTERSİZ olsan herşey 4 4lük olurdu..
Az zamanda çok hatalar yaptın ey kadın milleti!! İstikbalinin temelini yaptığın fedakarlıklarla, kocaman sevginle yıktın. Mevcudiyetinin yegane emeli erkeği mutlu etmek sıkıldığı noktada tek kelam etmeden sormadan çekip gitmektir!!! okadar. Bilmelisin ki cevap daima tektir nettir kesindir irdeleme anlamaya çalışma: "OLMUYOR!"
peeeh de peeeh peehhh olduuuuuuuuuu......
ah saf kadın akılsız kadın aptal senin adın!!! katil kadın sniper senin adın!!! en az resimdeki kadar acımasızsın...
yısıffff =))

*i am not superman!

2 şuursuz insan yavrusu yine yollarda... Kankayla uzak bir diyardayız yine... Bu sefer kendi seçimimiz olan, görmek için can atıp uzun planlarla ulaştığımız biyerde değiliz.. Tamamen iş dolayısıyla postalandık.. Daha önce defalarca gördüğümüz bi ülke ama 2şuursuzlar yanyana geldi madem; gezmek lazım, tad çıkarmak, sokaklarla dalga geçmek, taklit edip eğlenmek lazım, en önemlisi de alışveriş yapmak lazım.. Boncuğun,cıncığın,örtünün,kıyafetin cenneti denir.. Artık ne yapacağını şaşırmış sosyetenin lafta huzur bulmak esasta ucuza kokoşluk almak için, Avrupa'nın bence üşengeç pasaklı olduklarından bu yolu seçmiş sarı rastalı vejeteryan gençlerinin turuncu şalvarlarını giyip ne kötü koktuklarını umursamadan kirli yüzlerinin içinden mutlu mesut bakan maviş gözleriyle doluştukları bir ülke.. pis ülke, kokan ülke, cori cori ülke, anlamsızca dans edilen müzikal karakterli bi ülke, kafaları sallanan ülke.... pofff... Anne evde ciciler bekler, asla kullanılmıycak hele benim açımdan belki de öyle bi duruma hiç girilmiycek çeyiz saçmalığı yeni parçalar bekler çook bekler.. peh de pehhh...
Akılda döner dönmez girilecek sınav ve hiç bilinmeyen ders konuları, gözlerde hiç uyumadan yola çıkmanın verdiği yorgunluk ve bedende yüklü bir uyku borcu.. Daha yeni yakın batıda olmayan uzak diyarlardan dönmüş jetlag manyağı bi bünye...
Sokaklar tamamlandı odaya dönülür.. Kanka yanda mışıl mışıl uyumakta şahsım ders çalışmakta.. damn kar fonksiyonu! tam anlıyorum derken yeni bi şekle bürünüp karşıma çıkıyosun.. soytarı!! hayır yani merak ediyorum nedir kimedir bu havan?? şu sınavı geçer notla verdikten sonra bidaha sana muhtaç olacağımı mı sanıosun?? senelerdir türlü şekillerde yerlerde çalışan insanım hiç karımı senle hesaplamadım hesaplayanını da görmedim.. senin borun anca burda öter düdük, geç bakalım dalganı gün olur devran döner....
Kanka arada uyanır, tıkınır, film izler, gene uyur şahsım hep aynı loş ışığın altında aynı ezik poziyonda... dünyanın en güzel otellerinden birinde kuş tüyü yatak işaret parmağıyla gel gel diye beni çağırıyo bi uyusam 10 saat uyanmam ama fonksiyonun borusu dürtüyo; uyumaaa çalışşşş!!
Kapının altından bi kağıt süzülür "dear guest uçağınızın kalkış saati 3 saat ertelendi uyumaya devam edin." nee?? ne uyuması be adam ders çalışıyom görmüyon mu üstelik bu uçak geç kalkarsa dolayısıyla geç iner? e bu bünye koşa koşa hiç uyumadan sınava nası yetişir?
Gerçekten de uçak beklenen de epey geç kalkar ve geç iner.. havaalanına arabayla gelmeme hatasını yapan insanoğlu boğazın diğer yakasındaki evine toplu taşıma araçlarıyla trafiğin de azizliğiyle geç ulaşır.. şehri istanbul'un çok güzide olan ancak bünyenin evine hiç yakın olmıyan semtindeki okula ulaşmak için artık çook geç kalınmıştır.. aniden bastıran karın ağrısıyla doktora gidilir rapor alınır. (karı ağrsı burda "kar"ın ağrısı die de algılanabilir).. Hadsiz kar fonsiyonu saw.un başrol oyuncusu edasıyla pis pis sırıtmaktadır, henüz benden kurtulamadın bebek nıhahaaha!!!
Madem sınav kaçtı, ozaman şu uykuya olan borcumu ödiyim. borçlu kalmayı hiç sevmem.. tam 10 saat sonra gözler şıp diye açılır. Yarın iş var öbürgün henüz elimde notu bile olmayan başka bi dersin sınavı, diğer bir dersin hazırlanması gereken ödevi, bi sonraki günkü sınavın alınması gereken kitabı... heeeh artık uyu uyuyabilirsen başka bir fonksiyonun işkencesi altındayım gene..
İmdatttt!! Gencim deli doluyum bekarım! yaşamam gereken bi hayat var.. Benden bukadar çok şey beklemeyin. Zaten hala incredible kokuyorum köri sosu kokuyorum! beynimde hint müzikleri çalınıyo corii coriii... Delirtmeyin beni uleeenn!! 'cause i am not superman!!!

16 Kasım 2009 Pazartesi

*a lot like love

"a lot like love" diye bi film.. aman aman değil klasik romantik bıcbıc bi aşk filmi.. efenim olay şöle; kız büyük bi kalp kırıklığı yaşamış dipteyken hayatına giriyo esas çocuk yazıyo kıza. Kız tam buna kapılmışken çocuk işini bahane edip çekip gidiyo (çoğu er kişi gibi) Yıllar geçiyo çocuk bu kes bi kalp kırıklığı yaşayınca koşup kıza geliyo, yaralarını sarsın diye kız gocunmadan avutuyo bunu. Tam yine aşk doruktayken hop gene iş için kızı bırakıp gidiyo uzaklara bu şerefless. Sora işi batıyo mu! Kuyruğunu kıstırıp dönüyo kürkçü tükkanına. Kızın karşısına nası çıksam derken alıyo eline gitarı kuruyo anfiyi bahçeye iğrenç sesiyle kıza serenat yapıyo ses kötü ama şarkı süper: BON JOVI I'LL BE THERE FOR YOU!!
Sora kız diyo ki to late ben nişanlandım.. Çocuk boynu bükük gidiyo. Aradan aylar geçiyo düğün vakti gelince kız bunun için vazgeçiyo evlenmekten ve çocuğa koşuyo ki ne görsün çocuğun evde düğün var.. Oğlan çekmiş smokinleri herkes onu bekliyo gel hadi düğün başlıycak fln diyolar derken kızı fark ediyo, kız kaçıyo oğlan kovalıyo. Len dio ben evlenmiyom, kardeşim evleniyo kız şaşırıyo! Sora sarılıyolar öpüşüyolar öpüşürlerken kamera yükseliyo yükseliyo.. Filmden akılda kalan en güzel şey şarkının sözleri:

I guess this time you're really leaving I heard your suitcase say goodbye
And as my broken heart lies bleeding You say true love in suicide
You say you're cried a thousand rivers And now you're swimming for the shore
You left me drowning in my tears And you won't save me anymore
I know you know we're had some good times How they have their own hiding place
I can promise you tomorrow But I can't buy back yesterday
And baby you know my hands're dirty But I wanted to be your valentine
I'll be the water when you get thirsty, baby When you get drink, I'll be the wine
And I wasn't there when you were happy I wasn't there when you were down
I didn't mean to miss your birthday, baby I wish I'd seen you blow those candles out
Now I'm praying to God You'll give me one more chance, girl
I'll be there for you These five words I swear to you
When you breathe I want to be the air for you
I'll be there for you
I'd live and I'd die for you
Steal the sun from the sky for you
Words can't say what a love can do I'll be there for you
....................................................................

*seyyah

Geçenlerde Taksim'de Avrupalı seyyah bi kadınla tanıştım. Bi sırt çantasıyla dünya turuna çıkmış. Öğrenciyken interraille dünyayı dolaşmayı hep istemiş ama cesaret edememiş olan ben,sonradan dünyada çok yerler gördümse de hiç bukadar cesur olup gemileri yakamadım.. tadı bi başkadır böylesinin özendim.. kadına esmiş vurmuş sırtına çantasını düşmüş yola.. anaam o çantaya benim sırf ayakkabılarım sığmaz bee :))
Konuşunca öğrendim ki çok varlıklı fabrikatör bi ailenin iş kadını kızıymış (deli mi ne madem paran çok, çık cruisela dünya turuna diyesim geldi ki sustum çünkü deminki cümlelerimle çok çeliştim), halbuki yüzü saçı kılığı sokak çocuğu gibi, bi hamama sokup bol köpükle şöle yuğura yuğura yıkayası geliyo insanın.Kızıl kıvırcık saçları kimbilir nemzndır yıkanmamış, yüzü kirli ama bi okadar da sevimli, çillerinin arasından bakıyo boncuk boncuk.. nice biton makyaj hatundan güzel o pis haliyle. En önemlisi de çok mutlu.. hıh ben de zenginim ben de üniversite mezunuyum ben de nişantaşı çocuuyum benim neyim eksikk??
Bi beyoğlu çikolatası verdim,önce almak istemedi al kızz dedim nazlanma ye de enerji olsun... bide nazar boncuklu bilekliğimi verdim, hem benim gibi kıskanan tiplerin nazarından korunsun hem de benden bir parça gittiği tüm yerlere gitsin diye. Bi de tembih çektim; aman abla öle cevahirlik yapıp otostopla kamyona fln binme kıy paraya bin taksiye dolmuşa aman diyim madem babada para bk gitme bk yoluna...
Yolun açık olsun gülegüle sevgi kelebeği :)))

*gaga


son günlerde heryerde bi lady gaga.. kim bu lady gaga? kadında ses pek yok, görüntü hiç yok koca gagalı bi Paris Hilton çakması; olayı show, abartılı kostüm, çıplaklık.. Elektronik altyapılı bi müzik ama güzel ilk dinleyişten sora sevdiriyo. Kafa güzelse, ortam güzelse, kan da kaynıyosa ritme kapılıp dansa kaptırıyo, ama sakin kafa oturup da dinlenir mi bilmiyom denemedim daha.. Bakalım görcez cidden Madonna'nın tahtına mı kurulcak, balon mu olcak? Ben bi gaga bilirim o da Queen'in Radyo Gaga :all we hear is radio ga ga blah blah radio what's new? someone still loves you ?

*kankasız kankalılar

insan daha dün tanıştığı birileriyle hemen kanka oluyosa (ya da öyle sanıyosa) ve bunu her mevsim başka insanlarla yaşıyosa;
a) yalnızdır
b) eziktir
c) mutsuzdur
d) aleme rol yapıyodur
e) hepsi ve daha çoğu

peki alem yiyo mudur?
a) asla
b) ha ha haaa
c) ezikkk
d) hepsi ve daha çoğu

zavallı çocuk ruhu sıkkın, ruhu bıkkın ama mutlu neşeliyi oynamakta... en önemlisi yalnız yapayalnız.. çok şükür çevremdeki öz hakiki gerçek dostlara fake olmayanlara, hep vardılar hep varolcaklar, benimler, mevsimlik değil ömürlükler!! çok yaşayın ben de göreyim :))

14 Kasım 2009 Cumartesi

*Yapboz ve Mario Bro's


Her aşk bi oyundur aslında.. ben çok oyun oynaMAdım hayatımda.. aynı oyunu uzun zaman oynayıp, herkesin vaayy şuna bak nekadar başarılı dediği anda rehavete kapılıp, tam galip gelirken kaybettim..
Eğer ilk malubiyette pes edip yenisinin peşine gitmeseymişim insan hayatta bir kez oyun oynar sanırmışım belki.. Belki ne anlamsız bi oyuna ne kocaman anlamlar yüklediğimi farkedemezmişim. İlki futbol gibiydi; kadınlara göre mantıksız, kafa yormayan bedenen yıpratan, hareketli, stresli, heyecanlı, bol koşturmacalı, yorucuydu.. son dakikalrında çok düştüm kalktım darbeler aldım yara içinde kaldım..
Yoruldum artık bi topun peşine koşamam dedim. Dingin mantıklı bi oyun olmalıydı.. Biçok oyun getirdiler önüme beğenmedim. Sonunda önüme pırıltılarıyla gözümü kamaştıran bi oyun çıktı kafamı çevirdim o tarafa da geldi gözümü aldı.. Çağırdı.. Kandırdı kandım.. O pırıltıların peşine koştum büyük bi ümitle, meğer onlar pırıltı değil kırıntıymış... Bi heves toplamışım o kırıntı pırıltıları, biraraya getirince mükemmel tablo çıkar umuduyla. Okadar inanmışım ki onun doğru oyun olduğuna ve bizim yapbozumuz olduğuna, o parçaların aslında başka başka aşklardan başka başka kadınlardan yarım kalmış yapboz parçaları olduğunu görememişim. Bu parçaların birbirlerine asla oturup bütünü oluşturamayacağını bilememişim...
Merak ediyorum acaba benim oyunumdan da kalan bir parça olmuş mudur, yoksa bana adanmış bi yapboz hiç olmamış mıdır diye? Veya arda kalan tüm parçalar benim önüme serilip artıklar tükenince, yenisine yepyeni 1000 parçalık bir oyun mu hediye edilmiştir...

Az deneyimli ama eski emektar bir oyuncu olarak yenisine bazı taktikler vermek isterim ki onu mutlu edebilsin... Çok zordur onu tamamlamak zeka ister, sabır ister, ilgi ister. Değişkendir ruh hali.. Kimi parçalar çocuksu bir coşku içinde, kimi parçalar aksi huysuz bi ihtiyar. Sakın yılma, o huysuzlar "bırak bizle ilgilenme " dese de inanma. İnadına üstüne git "sakın sen nasıl istersen" "sen bilirsin" deme! Öyle der ama öyle istemezmiş. İlgili ol, şefkat göster, bebek sever gibi sev, saçını okşa, sırtını kaşı... Mutsuzum derse (ki çok sık der) anlatmasını bekleme, zorla konuştur. Ürettiğin çözümlere sırt döner ilgilenmez kızarsa inanma! aslında istiyodur seni zorlar, asıl pes etmene kızar. Dedim ya çok zordur onu oynamak.. Öyle karton parçası gibi durduklarına bakma. Derinlerde çok dugusaldır. Eminim ruhunun derinliklerine ulaşabilirsen koyvercektir gizemini... İzin vermiycektir ruhuna girmene, kolay olmaz ama o eksik olan en önemli orta parça da tam orda gizlidir. Çıkaramazsan sen de tamamlayamazsın gelmiş geçmiş diğer oyuncular gibi.. Ve olayı geç de olsa çözmüş ama bir şans daha verilmemiş ben gibi... Ben çok sevmiştim bu oyunu ama kaybedince buldum sırrını. Malesef tek şans varmış bu oyunda bilemedim..
Artık vazgeçtim hem zaten oyundan da atıldığıma göre; yeni oyunlar deniycem. Mesela Süper Mario Bro's oynıycam. Hem orda en azından 3 can veriliyo. Kaybetsen de bikez daha baştan alıp oynayabiliyosun , oyundan atılmıyosun. Üstelik geçtiğin yolları daha önce geçtiğin için sırlarını da biliyosun. E duvara vurunca da mantar çıkıyo, onları yiyince büyüyüp kuvvetleniyosun. Ben mushroom çok severim. Müziği de çok eğlenceli dınınııımdıpdınnımm..... Diğer oyunda da kaybettiğime göre neden olmasın?!?
Yeni oyuncu arkadaşım, sana bol şans.. muvaffak olursan, tamamladıktan sonra çerçeveleyip duvara as ömür boyu zaferini izle. Ama dikkat et astığın yerde laptop ve tv mutlaka karşısında olsun.. Benim başarımın sonunda sanal bi prensesi öpmek var (benim ki prens olsun). Sonrasında kimbilir ne bitmek tükenmek bilmeyen maceralar. Hopla, zıpla, düş, kalk, canavarla boğuş, yeniden hayata başla.. işte bu da benim hayatım... düşerim ama kalkmasını da bilirim, gerekirse küllerimden dirilirim. Elbet bir gün bir oyunda başarılı olup sonuca varcam. Ne demişler çekirge bir sıçrar 2 sıçrar... eğer bu söz duruma çok uymadıysa şimdi ki eminim cuk oturucak. Allah'ın hakkı 3tür!!! Her inişin bi çıkışı vardır!!! vb...
Gene başlıyoruz actiona.. Belki böylesi daha eğlenceli, daha zevkli en önemlisi de hayırlı olur :))) öhöömm.. heyyy mario hazırım ben bekliyorum!! sen nerdesin???