
Gelelim asıl konuya: Küçüktüm, tek kanallı zamanlarda pazar günleri siyah beyaz filmleri izlemeyi çok severdim. Ordan bir sahne aklıma kazınmış; elinde şemsiyesi sokak lambası etrafında dans eden şapkalı bir adam ve Sinatra'nın sesinden dinlemesi pek hoş olan o malum melodi..
İnternette biyerleri karıştırırken görmüştüm; "siyah beyaz perdenin efsanevi filmi, dünyanın en çok izlenen beğenilen müzikali 3-8 Kasım '09 tarihlerinde İstanbul'da Tim Show Center'da!!" O an kalemi kırıldı; gidilecek!!!
Tarihler 03.11.09'u gösterirken, yorgun argın iş sonrası Maslak yolu tutuldu. Hava soğuk, kış aniden bastırmış, fonda tam da müzikalin havasına sokma çabasındaki yağmur. Telaşlı ve sabırsız kalabalığın her biri şemsiyeleriyle şimdiden Gene Kelly edasına girmiş; omuzlar dik, bakışlar gururlu eminim içlerinden de o şarkıyı mırıldanarak "ben bu müzikali iyi biliyorum" modunda ilerlemekte....
Ve show başlar. O an yorgun gözlerim kocaman açıldı, her kelimeyi anlamak, her detayı görmek için kastım kendimi. İlk perde umduğum kadar canlı değildi sanki, bian hayal kırıklığı yaşar mıyım diye umutsuzlanır oldum; pes etmedim göz kapaklarımla savaşarak izledim. Molada biraz kestirip gözlerimi dinlendirince,2. perdede müzikale de bana da bi can geldi..
Sezar'ın hakkı sezara! Canlanan muhteşemleşen müzikaldi, ölüyü diriltti resmen. Oyun, oyuncular bi ısınmış iyice havaya girmişlerdi; sanki arada teknik direktörden azar işitmişler taktik alıp motive olmuş bi halleri vardı. İlkine kıyasla çok daha başarılı, canlı ve heyecanlıydı 2.perde.
Adamım çıkıp o malum sahnedeki dansı yaptığında değmeyin keyfime :) Danslar, müzikler, dekorlar, kostümler beni aldı götürdü. Kocaman alkışlar bu müthiş ekibe.. Maymun iştahım gene tavan yaptı çok pis kıskandım dansçıları.. Bu müzikal bikez daha "Off ya ben yanlış zamanda yanlış yerde doğmuşum" dedirtti.
Oyunun çıkışında insanlar masaj salonundan çıkmış gibi, yoğrulmuş rahatlamış moddaydılar. Daha bi telaşsız, daha bi sakin, dudaklarda mutlu bi tebessüm, dillerde o şarkı, ama artık içlerinden mırıldanmadan her ağızdan sesli sesli kimseyi umursamadan çıkıyordu:"singin in the rain just singin in the rain". Şemsiyeler gene sallanıyor ama bu kez bi haddini bilir modda, "Gene Kelly kiiim, ben kiiim" mutavaziliğinde :))
Ruh halim bu şarkıdaki mutluluk sözlerine bu aralar pek uymasa da, kasım yağmurları beni mutlu mesut hülyalara sokmak yerine depresif bir ruh haline soksa da; bu tarih aradan sıyrılıp çok mutlu bir gün olarak kaydedildi hard discime ya da yoo yoo madem o dönemlerin insanıyım düzeltiyorum ..bla bla bla kaydedildi "anı defterime" :p Üstünden 1hafta geçti hala o şarkıyı mırıldanıyorum. Bakalım daha nekadar sürcek bu halim ya da hangi yeni macera alcak yerini.. Misal hayalim olan Lion King'i Newyork Broadway'de izlesem hiç fena olmaz :))
Ta en başından beri bu oluşumda emeği geçen herkesin eline yüreğine sağlık.. O halde ne duruyoruz Let's sing:
I’m singin’ in the rain.
Just singin’ in the rain,
What a glorious feeling, And I’m happy again.
I’m laughing at clouds.
So dark, up above, The sun’s in my heart.
And I’m ready for love.
Let the stormy clouds chase.
Everyone from the place, Come on with the rain
I have a smile on my face.
I’ll walk down the lane With a happy refrain
Just singin’, singin’ in the rain. Dancing in the rain.
I’m happy again.I’m singin’ and dancin’ in the rain..........
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder